MAHKEMESİ : Aksaray 1. Aile MahkemesiTARİHİ : 02.11.2006 NUMARASI : Esas no: 2005/624 Karar no: 2006/623Taraflar arasındaki davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün davacı- karşılık davalı (koca) tarafından; manevi tazminat, altınlar, tedbir nafakası yönünden davalı- karşılık davacı (kadın) tarafından da; kusur, yoksulluk nfakası, eşyalar ve altınlar yönünün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün * duruşmalı temyiz eden S... K... (D...) vekili av. M... T... geldi. Temyiz eden karşı taraf tebligata rağmen gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1- Toplanan delillerden, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda, eşine şiddet uygulayan ve tehdit eden davacı- karşılık davalı (koca) tam kusurludur. Kadına atfı kabil hiç bir kusur gerçekleşmemiştir. *Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.#Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. *Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) #Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma sebebi sayılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.2- Temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince;a)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-karşılık davalı (koca)'nın tüm, davalı-karşılık davacı kadın'ın ise aşağıdaki bentlerin dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. b) Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen * davalı-karşılık davacı(kadın) 'ın ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. 4 BK. 42,43,44,49) dikkate alınarak * davalı-karşılık davacı (kadın) yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.c) Toplanan delillerden, ziynetler dışındaki eşyaların davacı- karşılık davalı (koca) 'da kaldığı anlaşılmaktadır. Davalı- karşılık davacı( kadın)'ın, kocasının evine döndükten sonra 28.01.2005 tarihinde düzenlenen tutanakta yer alan beyanı, haktan vazgeçme niteliğinde değildir. 24.12.2004 tarihli senette yeralan ifadelerden, davacı-karşılık davalı (koca)'nın boşanma halinde senette yazılı eşyaları diğer tarafa vereceğini taahhüt etmesi karşısında davalı-karşılık davacının ziynetler dışındaki eşyalara ilişkin isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Hükmün yukarda 2. maddenin (b) ve (c) bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarda 2. maddenin (a) bentinde gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 550.00 YTL. vekalet ücretinin Ö... B...'den alınıp, S...' ya verilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının Ö... B...' e yükletilmesine,peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcının yatıran Selda'ya geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.