MAHKEMESİ :Menderes Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :23.06.2010 NUMARASI :Esas no: 2007/250 Karar no:2010/395Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalılardan E. ve Y. ve Y. Ö. tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Dava konusu taşınmazlar, mirasbırakandan intikal etmemiş, mirasbırakanın ölümünden çok sonra (195) parsel sayılı taşınmazı davalılar E. ve Y. 1/2 ’şer paylarla 15.11.1985’te, (498) parsel sayılı taşınmazı da E. Y. ve M.10.04.1987’de paylı olarak üçüncü kişiden “satın alma” yoluyla iktisap etmişlerdir. Davacılar bu taşınmazların, 1972 tarihinde vefat eden mirasbırakanları İ.den intikal eden taşınır ve bir kısım taşınmaz malların satışından elde edilen para ile satın alındığını, babaları öldüğünde ergin olmadıkları için velayet hakkına sahip olan anneleri A.’nin, babalarının mallarının satışından elde edilen parayı davalı olan kardeşlerine verdiğini, bu suretle onların mal sahibi olmasını sağladığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının miras payları oranında iptalini ve payları oranında adlarına tescilini istemektedirler. Dava konusu taşınmazlar terekeye ait olmadığına göre, taşınmazlar üzerinde davacıların mirasçılıktan kaynaklanan ayni bir hakları bulunmamaktadır. Terekeye ait bir kısım taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki miras haklarının, ergin olmadıkları dönemde velayete sahip olan anneleri A. tarafından velayetin kullanılması kapsamında dürüstlük kuralına uygun olarak başkalarına devredilmiş olması, davacılara, annelerine karşı “aldığı karşılığı” isteme hakkı verir (TMK.md.363). Velayet hakkının kötüye kullanılması halinde ise, velayet hakkına sahip olan ana veya baba, çocuk mallarının geri verilmesinde vekil gibi sorumlu olurlar. Bu sorumluluk da “çocuk mallarıyla” sınırlıdır. Bu bakımdan, dava konusu taşınmazlar, davacıların iddia ettikleri gibi mirasbırakandan intikal eden taşınır ve taşınmaz malların satışından elde edilen para ile alınmış olsa dahi, böyle bir durum, davacılara, davalının üçüncü kişilerden iktisap ettikleri taşınmazların iptalini ve tescilini isteme hakkı vermez. Öyleyse, davanın reddine karar verilmesi gerekir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple temyiz eden davalılar E. ve Y.'ın paylarına münhasıran BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.