Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16964 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6359 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Uşak 1. Aile MahkemesiTARİHİ :30.12.2013 NUMARASI :Esas no:2012/1223 Karar no:2013/1112Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı (kadın) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Mahkemece, "evlilik birliğinin ortak hayatın devamına imkan bırakmayacak şekilde temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılmasında davalının asli kusurlu olduğu" kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Davalının, birden fazla erkekle telefonla olağan dışı görüşmeler yapmak suretiyle güven sarsıcı tutum ve davranışlarda bulunduğu, bu sebeple kusurlu olduğu anlaşılmakta ise de, davacının da eşine ve evine karşı ilgisiz olduğu, aynı evde birlikte yaşayan annesinin, eşine fiziksel şiddet uygulamasına kayıtsız kaldığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylara göre bu sonuca tarafların eşit kusurlu davranışlarıyla ulaşıldığının kabulü gerekir. Bu bakımdan davalının asli kusurlu sayılması doğru değil ise de, davacıyla aynı oranda kusurlu olduğuna göre, tarafların boşanmalarına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları bu sebeple kabul edilmemiş, aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan hususlara ilişkin temyiz itirazları da yersiz bulunmuştur.2-Boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması zorunludur (TMK md. 174). Boşanmaya sebep olan olaylarda davacının da davalıyla aynı oranda kusurlu olduğu toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Bu durumda davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemez. Bu husus nazara alınmadan davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.3-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK.m.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davalı yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir.4-Boşama veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md. 169). Bu önlemlerin alınması için tarafların kusurlu olup olmadıklarına bir unsur olarak Yasada yer verilmemiş, hangisinin daha az ya da çok kusurlu olduğunun belirlenmesi yönünde bir koşul öngörülmemiştir. Bu bakımdan kusur durumuna bakmaksızın davanın en başında bu geçici önlemleri alması ve buna bağlı olarak tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını tespit edip uygun ve geçici nitelikte bir tedbir nafakası takdir etmesi gerekir (H.G.K'nın 02.11.2011 günlü, 2011/20533 esas, 670 karar sayılı kararı). O halde davalı yararına dava süresince geçerli olacak şekilde uygun miktarda tedbir nafakası takdir ve tayin edilmelidir. Bu husus nazara alınmadan isteğin reddi doğru olmamıştır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2, 3 ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple boşanma bakımından hükmün gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.