Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16946 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 21225 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :Düzce Aile MahkemesiTARİHİ :30.06.2011NUMARASI :Esas no:2010/312 Karar no:2011/537Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı (koca) tarafından; vekalet ücreti yönünden, davalı (kadın) tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2- Davalı, dava süresince tedbir nafakası talep etmiş, mahkemece 15.06.2010 tarihli ilk oturumda "düzenli geliri bulunduğu" gerekçe gösterilerek ara kararıyla davalının bu talebi reddedilmiş, nihai kararda da aynı yönde hüküm tesis edilmiştir. Geliri bulunmak, Türk Medeni Kanununun 169. maddesi çerçevesinde geçici tedbir nafakası tayinine engel değildir. Davalı açıkça bu yönde tedbir alınmasını talep ettiğine göre, mahkemece davalının mevcut geliri de dikkate alınarak davalı yararına uygun miktarda tedbir nafakası tayin edilmelidir. Kaldı ki, davalı, davanın başında çalışıyor iken daha sonra işveren tarafından işten çıkartılmıştır. Bu durum dahi, Yasanın 169. maddesi çerçevesinde geçici tedbir alınmasının gerekliliğini göstermektedir. Bu bakımdan davalı yararına dava süresince uygun miktarda tedbir nafakası takdir edilmesi gerekirken, bu isteğin reddi doğru bulunmamıştır.3- Davalının davanın başında çalışıyor iken daha sonra işverence iş aktinin feshedildiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Her ne kadar işverenin bu yönde dosyaya gönderdiği bir cevap yok ise de, tarafların her ikisi de, işyerine yazılan müzekkere cevabının beklenmesine lüzum bulunmadığını bildirmişler, davacının, 19.04.2011 ve 30.06.2011 tarihli oturumlardaki beyanından davalının işveren tarafından çıkartıldığının anlaşılması karşısında, cevabın beklenmemiş olması bir eksiklik olarak görülmemiştir. Davalı kendi isteğiyle işinden ayrılmadığına ve boşanmada daha fazla kusurlu bulunduğu gerçekleşmediğine göre boşanma yönünden yoksulluğa düşeceğinin kabulü ile yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası takdir edilmelidir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde yoksulluk nafakası isteminin reddi doğru bulunmamıştır.4-Davacının temyizine gelince;Davacı dava açmakta haklı bulunarak davası kabul edildiğine göre, davada kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde hükmün tesisi de doğru bulunmamıştır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle davalı yararına, (4.) bentte gösterilen sebeple de davacı yararına BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarı da (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 2 nolu bozmada oyçokluğuyla diğer hususlarda oybirliğiyle karar verildi.