MAHKEMESİ :Karşıyaka 3. Aile MahkemesiTARİHİ :21.07.2011NUMARASI :Esas no:2010/67 Karar no:2011/672Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı (kadın) tarafından: kocanın boşanma davası, vekalet ücreti, yargılama harç ve giderleri yönünden, davalı-davacı (koca) tarafından da; kusur tespiti ve kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Toplanan delillerden boşanmaya neden olan hadiselerde eşini aşağılar tarzda mesaj gönderen, kayınvalidesini arıyarak "gel kızını al, elimden kaza çıkacaktı, balkona kaçarak zor kurtuldu" şeklinde sözler söyleyen davalı-davacı kocanın tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davacı-davalı kadının kocasına karşı boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışı kanıtlanamamıştır.Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davalı-davacı kocanın tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davacı-davalı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle davalı-davacı kocanın karşı boşanma davasının reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple davalı-davacı kocanın karşı boşanma davası yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.