Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1632 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10556 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Küçükçekmece 3. Aile MahkemesiTARİHİ :30.11.2012NUMARASI :Esas no:2010/1137 Karar no:2012/1221 Taraflar arasındaki karşılıklı davaların yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (kadın) tarafından kusur belirlemesi, Türk Medeni Kanununun 174. maddesi kapsamındaki tazminat taleplerinin reddi, nafakalar, eşya ve ziynet alacağı talebi ile kredi ödemesi nedeniyle istediği alacak talebinin reddi ve vekalet ücreti yönünden; davalı-davacı (koca) tarafından ise kusur belirlemesi, Türk Medeni Kanununun 174. maddesi kapsamındaki tazminat taleplerinin reddi ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilerek, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 30.01.2014 günü duruşmalı temyiz eden davacı karşı davalı B.. A..vekili N..Ç...A.. ve karşı taraf temyiz eden davalı karşı davacı M.. A.. vekili Av. Z... B... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Mahkemece, "taraflar eşit kusurlu" kabul edilmiş ve buna bağlı olarak davacı-davalı kadının Türk Medeni Kanununun 174.maddesi kapsamındaki maddi ve manevi tazminat talepleri reddedilmiştir. Oysa, davalı-davacı kocanın eşine fiziki şiddet uyguladığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Buna karşılık davacı-davalı kadının ise eşinin ailesini müşterek evden kovduğu, bunun dışında başka bir kusurunun ispatlanamadığı görülmektedir. Gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-davacı kocanın, kadına göre ağır kusurlu olduğunun kabulü ile az kusurlu olan tarafa uygun miktarda maddi ve manevi tazminat ödemekle sorumlu tutulması gerekirken, dosya kapsamına aykırı gerekçelerle kadının, koca ile aynı oranda kusurlu görülmesi ve tazminat isteklerinin bu sebeple reddedilmesi doğru bulunmamıştır. 3- Davacı-davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 4- Davacı-davalı kadın, davalı-davacı kocanın babası adına kayıtlı olan ev için 15.000 TL ödeme yaptığını belirterek alacak isteminde bulunmuştur. Mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Bu duruma göre bu istem, Borçlar Hukukundan kaynaklanmakta olup, Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair 4787 sayılı Kanunun 4. maddesinde yer alan aile hukukundan kaynaklanan dava ve işlerden değildir. Genel mahkemeler görevlidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması da zorunludur. Gerçekleşen bu durum karşısında 15.000 TL'lik alacak talebi yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi doğru bulunmamıştır. 5- Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.(TMK m. 6) Davacı-davalı kadın, talep ettiği ziynet eşyalarının davalı-davacı koca tarafından satılıp harcandığını ileri sürmüş, davalı-davacı koca ise, ziynetlerin davacı-davalı tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Somut olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, eşi tarafından elinden alınıp satıldığını ve bunların iade edilmediğini sunduğu delillerle ispat edememiştir. Davacı-davalı kadın delil listesinde yemin deliline de dayanmıştır. İspat yükü kendisine düşen ve davasını diğer delillerle kanıtlayamayan davacı-davalı kadına ziynet eşyalarına ilişkin talebi konusunda diğer tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılıp, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 ve devamı maddelerindeki yeminle ilgili usul işlemleri yerine getirilip, gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken,eksik incelemeyle hüküm tesis edilerek ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. 6- Mahkemece tüm istemler göz önüne alınarak, denetime olanak verecek şekilde, kabul ve reddedilen her bir talep için ayrı ayrı gösterilmek suretiyle vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan vekalet ücreti yönünden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün, yukarıda 2, 3, 4, 5, ve 6. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1 .bentte açıklanan sebeplerle ONANMASINA, taraf vekilleri duruşmaya geldiklerinden yararlarına duruşma için takdir olunan 1100.00 TL. vekalet ücretinin Metin'den alınıp Berna'ya verilmesine, 1100.00 TL. vekalet ücretinin de Berna'dan alınıp Metin'e verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.