MAHKEMESİ :İzmir 7. Aile Mahkemesi TARİHİ :5.4.2011NUMARASI :Esas no:2008/1061 Karar no:2011/341Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, her iki boşanma davası ve ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Mahkemece, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiş ise de, toplanan delillerden eşine sürekli fiziksel şiddet uygulayan, annesinin evlilik birliğine olan müdahalesine seyirci kalan, eşini müşterek evden kovan ve kayınvalidesine hakaret eden kocanın, boşanmaya neden olan olaylarda, eşine ve kayınvalidesine hakaret eden davalı-karşı davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru değil ise de, kocanın davası yönünden de, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları gerçekleştiğine göre, her iki dava kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmesi sonucu itibariyle doğru olup; tarafların boşanma davalarına yönelik temyiz itirazlarının reddi ile; boşanma hükümlerinin kusura ilişkin gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar vermek gerekmiş (HUMK.m.388/son); ve bu duruma bağlı olarak tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı d??şında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Davalı-karşı davacı kocanın; boşanmaya neden olan olaylarda daha ağır kusurlu olduğu anlaşıldığına göre, davacı-karşı davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, kadının tazminat taleplerinin reddi doğru görülmemiştir.3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin (2). fıkrasında: hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyunadırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı Yasanın 298. Maddesinin (2.) fıkrasında da, gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre; dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağına ilişkin kararda ziynetlerin bedellerin ayrı ayrı yazılmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle tazminatlar ve ziynet alacağına ilişkin hüküm yönünden BOZULMASINA, 3'ncü bentteki bozma nedenine göre ziynet alacağı davasının esasına yönelik tarafların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı ve şimdilik incelenmeyen bölümler dışında kalan temyize konu diğer yönlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.