Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15467 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3411 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Kırıkhan Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :06.12.2012 NUMARASI :Esas no:2011/936 Karar no:2012/878Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından; her iki dava yönünden, temyiz edilerek, hükmü davacı duruşmalı olarak temyiz etmiş ise de; duruşma giderlerini yatırmadığından duruşma isteminin reddine, dosya üzerinde inceleme yapılmasına karar verilip, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı-davalı kocanın eş ve çocuklarını terk ederek Ankara'ya gittiği bir daha da geri dönmediği ve eve haciz gelmesine neden olduğu anlaşılmaktadır. Davalı-davacı kadına atfı kabil bir kusur ise kanıtlanmamıştır. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.2-Davalı-davacı kadın karşı dava dilekçesi ile ziynet eşyalarının iadesine karar verilmesini dava etmiş ve bu dilekçesi yönünden başvurma harcını da yatırmıştır. Dilekçeden alınan başvurma harcı dilekçedeki tüm istekleri kapsar. O halde talebe konu ziynet eşyalarının değelerinin açıklattırılarak bu değer üzerinden nispi peşin harcın tamamlatılması (Harçlar Kanunu md.30-32), harç tamamlandığı takdirde işin esasının incelenmesi, yatırılmadığı takdirde ise Harçlar Kanununun 30. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde ret karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır 3-Davalı-davacı kadın; karşı dava dilekçesinde belirttiği sebeplerle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş davasını ispata yarar delillerini de bildirmiştir. Mahkemece davalı-davacı kadının delil listesinde belirttiği delillerin tümü toplanarak hasıl olacak sonuç uyarınca boşanma davası hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu dava hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 3. bentte gösterilen bozma sebebine göre davalı-davacı kadının boşanma davasının fer'ilerine yönelik talebinin ise şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.