MAHKEMESİ :Göksun Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :28.07.2011NUMARASI :Esas no: 2008/267 Karar no:2011/557Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Yapılan yargılama, toplanan delillerden ve Göksun Asliye (Aile) Mahkemesinin 21004/368 esas-2005/234 karar sayılı bağımsız nafaka dosyasından, davacı kocanın eşini ikinci kez evden kovduğu böylelikle davalı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilerek, açtığı bağımsız tedbir nafakası (TMK.md.197) davasının kabulüne karar verildiği, bu tarihten sonra da tarafların bir araya gelmediği;, davacı kocanın terk hukuki sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davasında ret ile sonuçlandığı anlaşılmıştır. Davalı kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir maddi hadisenin varlığı kanıtlanmamıştır. Toplanan delillerden, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda; davalı kadının bir kusurunun bulunmadığı; buna karşılık eşini evden kovan davacı kocanın tamamen kusurlu olduğu kabul edilmelidir.Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü b??yle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle davanın reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.