MAHKEMESİ :Çal Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ :25.12.2008 NUMARASI :Esas no: 2008/100 Karar no:2008/206Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, soybağı (babalık) ile ilgili olmayıp, davacının davalılar Zekeriya ve Ayşe'nin çocuğu olmadığı, davalılar Mehmet ve Zeliha'nın evliliğinden olma çocuğu olduğu iddiasını içeren, aynı zamanda çocuğun hem baba hem de ana adının düzeltilmesini gerektiren 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36.maddesine dayalı olarak açılmış bir nüfus kayıt düzeltim davası niteliğindedir. Bir davanın nüfus kayıt düzeltim davası mı, yoksa soybağına ilişkin bir dava mı olduğunun ayrımını yapmak çoğu zaman güçlük taşıyabilir. Ancak, ayrım önemlidir. Soybağına ilişkin davalar (tanımanın iptali, soybağının reddi, babalık tespiti) bir hak düşürücü süreye bağlanmıştır (TMK.md.289,291,300,303). Oysa, nüfus kayıt düzeltim davaları bir süreye bağlanmamıştır. Ana yönünden soybağı ilişkisi doğumla kurulur (TMK.md.281/1). Ana yönünden genetik bağın kanıtlanması gerekmez; doğum olayının kanıtlanması gerekli ve yeterlidir. Bu nedenle, nüfus kaydında ana adının değiştirilmesi istemi (ananın farklı bir kişi olduğu iddiası) soybağının düzeltilmesi işlemi niteliğinde olmayıp, nüfus kayıt düzeltiminin konusunu oluşturur. Nüfus kaydında kişinin hem ana hem de baba adının değiştirilmesinin istendiği durumlarda, gerçekte bir soybağı çekişmesi mevcut değildir. Bu gibi olaylarda durum, tüm taraflarca baştan beri bilinmekte; gizlenen bir nedenle (davaya konu olayda olduğu gibi, "çocuk sahibi olamama" olgusu) çocuk bir başka evliliğin ürün olduğu halde, diğer bir evliliğin ürünüymüş gibi nüfusa tescil ettirilmekte; başından beri babalık yönünden bir kuşku bulunmamaktadır. Oysa, bir soybağı düzeltimine ilişkin davada babalık yönünden başından itibaren bir kuşku mevcuttur. Bu farklılıklar karşısında; nüfus kaydındaki hem ana hem de baba adının değiştirilmesini istendiği böyle bir durumda; gizlenen nedenin kanıtlanması (gizlenen nedenin kanıtlanması için yeterli delil gösterilmemiş veya sunulan deliller inandırıcı bulunmamışsa genetik incelemeye de başvurulması gerekebilecektir) yeterli olacaktır. Soybağının düzeltilmesine yönelik davalarda ise; çoğu zaman bir örtülü neden sözkonusu olmayacağı gibi; hakimin re’sen araştırma ilkesinin (TMK.md.284/1) sonucu olarak, kanuni karineleri (TMK.md.287,288.290.302) göz önünde tutarak genetik araştırma yapması (6100 s.HMK.md.292, TMK.Md.284/2) da zorunlu olacaktır. Bu açıklamaların sonucu olarak, temyize konu davanın bir nüfus kayıt düzeltim davası niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.Yapılan bu değerlendirmeler karşısında; davalılardan Mehmet bakımından davanın babalık davası (TMK.md.301-303) olarak nitelenerek davanın ayrılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece davanın bütünüyle bir nüfus kayıt düzeltimi davası olarak kabul edilerek, delillerin bu çerçevede değerlendirilmesi ve gerektiğinde genetik araştırma da yapılarak; gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.