Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1481 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 3252 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ :Malatya 2. Aile Mahkemesi TARİHİ :04.11.2010 NUMARASI :Esas no:2009/406 Karar no:2010/795Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Mahkemece, taraflar "eşit kusurlu" kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiştir. Oysa yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacının sürekli olarak eşini aşağıladığı, bedensel özürlü olmasını ileri sürerek onunla birlikte yaşayamayacağını söylediği, davalıyı yatağına almadığı, ondan utandığını belli eden söz ve davranışlarda bulunduğu; davalının ise annesinin eşine hakaretine kayıtsız kaldığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre davacı ağır kusurludur. Hal böyleyken davalının davacıyla aynı oranda kusurlu görülmesi doğru değil ise de, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı sabittir. Davacı ağır kusurlu olmakla birlikte davalının da az da olsa kusuru ile bu sonuca ulaşılmıştır. Davalının davaya itirazı hakkın kötüye kulanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuk bakımından korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşıldığından tarafların boşanmalarına karar verilmesi bu sebeple sonucu itibariyle doğru bulunmuş, davalının bu yöne ve aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Boşanma sebebiyle yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, nafaka talep eden tarafın boşanmada daha ağır kusurlu olmaması zorunludur (TMK.m.175). Yukarıda açıklanan ve gerçekleşen olaylara göre davacı boşanmada ağır kusurludur. Öyleyse davacının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekir. Bu husus gözetilmeden davacı yararına yoksulluk nafakasına hükmolunması doğru bulunmamıştır.3-Davacıya ait düğünde takılan "altın" cinsindeki takıların, davalı tarafından bozdurulup harcandığını veya alıkonulduğunu kabule yeterli görgüye dayalı tanık beyanı bulunmamaktadır. Davacı, açıkça karşı tarafa bu hususta yemin teklif etmeyeceğini de bildirmiştir. Bu durumda davacının ziynetlerle ilgili talebinin reddi gerekirken yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan bölümleriyle boşanma kararının gerekçesinin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.