MAHKEMESİ :Turgutlu 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :30.7.2010NUMARASI :Esas no:2010/143 Karar no:2010/675Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1- Dava, Cumnhuriyet savcısı tarafından res'en açılan, eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlık bulunması (TMK. m.145/4) sebebiyle evliliğin iptali isteğine (TMK. m. 146/1)) ilişkin olup, nüfus kayıtlarının düzeltilmesiyle bir ilgisi yoktur. Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarında nüfus idaresi “yasal hasım” durumundadır.(5940 s. NHK. m.36/1-a) Evliliğin iptali davası sonucunda iptale karar verilmesi ve bu kararın kesin hüküm halini almasıyla, evlilik, karar nüfusa tescil edilmemiş olsa dahi, ileriye yönelik olarak ortadan kalkar. Bu sebeple, iptal kararının nüfusa tescil edilmesi, kurucu etkiye değil, bildirici etkiye sahiptir. Dolayısıyla kararın nüfusa tescil edilecek olması, nüfus idaresine husumet yöneltilmesini gerektirmez. Bu sebeple, davada nüfus idaresinin “hasım” gösterilmesi doğru olmayıp, onun yönünden davanın “husumet yokluğu” sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı ise de, mahkemece dava reddedildiğine göre, verilen ret kararı nüfus idaresi bakımından sonucu itibarıyla doğru olduğundan, bu yöne ilişkin temyiz itrazlarının reddi ile kararın nüfus idaresi yönünden açıklanan sebeple onanması gerekmiştir. 2- Nüfus kayıtlarına göre; davalı Hayriye'nin, kızkardeşinin oğlu “Mehmet Sıddık”' ile evlendiği, eşler arasında “teyze-yeğen” (TMK. m. 129/1) hısımlık ilişkisinin bulunduğu görülmektedir. Davalı M. S..'ın, ana adının düzeltilmesi talebiyle 5.4.2010 tarihinde açmış olduğu nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin Turgutlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesindeki 2011/55 esas sayılı davanın, bozma sonrasında takipsiz bırakılması sonucu, 11.3.2011 tarihinde işlemden kaldırıldığı, üç aylık yasal süre zarfında yenilenmeyince, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409/5. maddesi gereğince 15.7.2011 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür. Kanundan ötürü açılmamış hale gelen dava, bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar ve derdestlik vasfını kaybeder. Resmi siciller, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur, sicil düzeltilmedikçe de, içeriğinin gösterdiği olgu doğru kabul edilir.(TMK. m.7) Resmi sicile aykırı tanık sözlerine değer verilemez ve sicilin içeriğine aykırı karar oluşturulamaz. Öyleyse Türk Medeni Kanununun 129/1. maddesi ile evlenmeleri yasaklanmış olan kişiler arasında gerçekleşen evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptaline (TMK. 145/4) karar verilmesi gerekirken, sicile aykırı tanık sözlerine değer verilerek isteğin reddi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple davalılar H.ve M. S.. bakımından BOZULMASINA, diğer davalı nüfus idaresi yönünden verilen ret kararı, yukarıda (1.) bentte açıklanan sebeple sonucu itibarıyla doğru olduğundan bu davalı bakımından hükmün “gerekçesi değiştirilmek suretiyle” ONANMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.