Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13838 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 3117 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :Van Aile MahkemesiTARİHİ :16.12.2010NUMARASI :Esas no:2009/676 Karar no:2010/861Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 22.05.2012 günü temyiz eden davalı F. Ç. gelmedi. Karşı taraf davacı O. Ç. vekili Av. M.. K. geldi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; Mahkemenin de kabulünde bulunduğu üzere, Adana ilinde yaşanan olaylardan sonra tarafların Van'a taşındıkları Van'da bir sene süre ile birlikte yaşadıkları, bu suretle Adana'da gerçekleşen olayların hoşgörü ile karşılandığı, Van ilinde davalı kadının kusurlu bir eyleminin gerçekleşmediği aksine kocanın, kadının ailesinden eşini Van'dan götürmesini istediği, kadının Adana'ya geri döndüğü, kocanın eşini arayıp sormadığı, daha sonra davalı kadının annesi ile Van'a döndüğü, davacı kocanın, davalı kadının eve geri dönmesini kabul etmeyip, kendisinin evden ayrıldığı bu şekilde kocanın birlikte yaşamaktan kaçındığı boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.