MAHKEMESİ :Kayseri 1. Aile MahkemesiTARİHİ :12.06.2013 NUMARASI :Esas no:2012/970 Karar no:2013/548 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın dava dilekçesinde eşinin uzun süre önce Rusya’ya gittiğini bildirmiştir. Davalının adresi olarak da mernis adresine tebligat yapılmasını istemiştir. Dava dilekçesi, davalının "adres kayıt sisteminde" kayıtlı yerleşim yeri adresine gönderilmiş, bu adreste Tebligat Kanununun 6099 sayılı Kanunla değişik 21/2. maddesi uyarınca 05.12.2012 tarihinde mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Davalının "adres kayıt sisteminde” kayıtlı olan yerleşim yeri adresi ile davacının yerleşim yeri adresinin aynı olduğu görülmektedir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adres olarak kabul edileceğine ve tebligatın burada yapılacağına imkan veren Tebligat Kanununun 10. maddesine 6099 sayılı Yasayla ilave edilen hüküm; bu adresin aynı davada "hasım" olan diğer tarafın adresi olmaması halinde uygulanabilir. Aksi halde, aynı davada "hasım" durumunda olan kişilerin yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesinde gösterilen usule şeklen uygun da olsa bir tebligatın yapılmış olması (tebliğ muhatabı bu adresten ayrılmış olsa bile) yeterli kabul edilir ise bu durum, kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi sonucuna yol açar. Oysa usulüne uygun bir tebligatın amacı, kişiyi aleyhine açılan davadan haberdar etmek, dolayısıyla kendisini ilgilendiren yargılamadan tam olarak bilgi sahibi olmasını sağlamak, açıklamada bulunmak ve ispat hakkını kullanmasına imkan vermektir. Tebliğ muhatabı, şu veya bu gerekçe ile yeni bir yerleşim yeri adresi edinmemiş veya tekrar dönebileceği beklentisiyle önceki yerleşim yeri adresini "değiştirdiğine” ilişkin beyanda bulunmamış olabilir. Yerleşim yeri adresini sürekli olarak değiştirmemiş olan kişiden de, değişiklik beyanında bulunması beklenemez. Öte yandan, "Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğine göre, ergin olan aile fertlerinin birbirleri yerine adres beyanında bulunmaları da mümkündür. (Yönetmelik md. 13/2) Öyleyse, davalının sistemde kayıtlı "yerleşim yeri adresine "ilişkin beyanın, davacı tarafından yapılmış olması da olasıdır. Bu husus da dikkate alındığında; dava dilekçesinde" Rusya'da yaşadığı" açıkça ifade edilen ve zabıta araştırmasında o adreste yaşamadığı belirlenen davalıya -aynı zamanda davacının da yerleşim yeri adresi olan adreste- Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatı geçerli ve usulüne uygun saymak olanağı yoktur. Bu husus gözetilmeden, davalı-davacı kocanın 28.01.2013 tarihinde tebligattan haberdar olduğunu beyan ettiği hususu nazara alınıp bu tarihte dava dilekçesinin tebliğinin yapıldığının kabul edilip davalı- davacı kocanın sunduğu karşı dava ve cevap dilekçesinin süresinde olduğunun kabul edilmesi ve bu dava yönünden de esastan inceleme yapılıp karar verilmesi gerekirken karşı dava dilekçesinin süresinden sonra sunulduğundan bahisle davalı- davacı kocanın karşı davasının 19.04.2013 tarihli duruşmada ara karar ile reddine karar verilmesi hukukidinlenilme hakkının (HMK md. 27) ihlali niteliğindedir. Kaldı ki karşı davanın süresinde açılmaması halinde harcı yatırılmış olan bir dava mevcut olduğuna göre, bu sebeple davanın reddine şeklinde karar verilmeyip, karşı davanın tefrikine karar verilmesi gerekir. Ancak bu halde bile, karşı dava da boşanmaya ilişkin olduğuna göre, aralarındaki bağlantı nedeniyle davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi usul ekonomisine uygun düşer. Bu bakımdan "ayırma" kararı verildiğinde de davaların birleştirilmesi gerekecektir. Bu davada böyle bir durum da yoktur. Öyleyse yukarıda gösterilen sebeple, dava ve karşı davanın birlikte tetkik ve sonuca gidilmesi gerekmektedir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple davalı- davacı kocanın davası yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı- davalı kadının davası yönünden yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geldiğinden davalı-davacı kocanın bu konudaki temyizin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.