Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12863 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 11784 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ :Çerkezköy A.H.(Aile) Mahkemesi TARİHİ :13.2.2006NUMARASI :412-36Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm tazminatlar, nafaka, velayet ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Temyiz defterine kaydı ve temyiz harcı bulunmadığından davalı kadının temyiz isteminin incelenmesine yer olmadığına,2-Davacı kocanın temyizine gelince;Eşine hakaret eden döven, kovan koca tam kusurludur. Kadının kusurlu bir davranışı kanıtlanamamıştır. *Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.#Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.*Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) #Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.3-Temyiz sebeplerine hasren yapılan inceleme sonucu;a-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre kocanın aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.b-Davalının faiz talebinin bulunmadığı gözetilmeden tazminatlara hükmün kesinleştiği tarihten itibaren faiz yürütülmesi doğru görülmemiştir.c-Dava kabul edildiği halde, davacı koca yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi de bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün 3/b-c bentlerinde gösterilen sebeplerle davacı koca yararına BOZULMASINA, davacı kocanın bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının 3/a bendinde açıklanan nedenlerle ONANMASINA, davalı kadının temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen sebeple incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.