Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12822 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 222 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Balıkesir 1. Aile Mahkemesi TARİHİ :12.7.2012NUMARASI :Esas no:2011/535 Karar no:2012/518Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı kadının eşine yönelik hakaret eylemlerinin davanın açıldığı tarihten bir yıl kadar önce gerçekleştiği ve bu hakaret eylemlerinden sonra da evlilik birliğinin taraflarca devam ettirildiği anlaşılmaktadır. O halde; davacı koca, bu olayı önemsemeyip evliliği devam ettirdiğine göre; davalı eşinin bu kusurunu affetmiş, en azından hoşgörüyle karşılamış duruma düşmüştür. Affedilen veya hoşgörüyle karşılanan davranışlar boşanma sebebi olarak kabul edilemez. Davalı kadının başka bir kusuru da kanıtlanamamıştır. Aksine oluşan geçimsizlikte; eşine fiziksel şiddet uygulayan, eşini ve kayınpederini tehdit eden ve güven sarsıcı davranışlarda bulunan davacı koca tamamen kusurludur.Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle davanın reddi gerekirken; yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi, usul ve kanuna aykırıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.