Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12507 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19882 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : BoşanmaTaraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, katılma yoluyla mahkemece hükmolunan tazminatlar ile nafakaların miktarları yönünden; davalı erkek tarafından ise, tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde de olması gerekir (TMK m. 174/2). Somut olayda, mahkemece davalı erkeğin, davacıya hakaret etmesi, evine ve ailesine bakmaması, eşine ilgisiz davranması, güven sarsıcı davranışlarda bulunması ve eşiyle ayrı yatması nedeniyle ağır kusurlu olduğu, davacı kadının ise evine ve eşine karşı ilgisiz olması ve evden ayrılması nedeniyle daha az kusurlu olduğu belirtilerek, davacı kadının davasının kabulü ile kadın yararına manevi tazminata hükmolunmasına karar verilmiştir. Ancak yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği, eşi ve çocuğuna ilgisiz olduğu ve eşinden ayrı yattığı davacı tarafça ispatlanmış ise de, erkeğin hakaret eylemi ve güven sarsıcı davranışa yönelik eylemlerinin kabulüne olanak sağlayacak dosya kapsamında somut bir delil olmadığı gibi, bu hususlara ilişkin tanık beyanları aktarıma dayalı olup ayrıca bu eylemlerin gerçekleştiğini ispata elverişli beyanlar değildir. Öyleyse, davacı kadın tarafından mevcut delil durumuna göre, erkeğin hakareti ve güven sarsıcı eylemi ispatlanamamıştır. Bu bağlamda, davalı erkeğin, birlik görevlerini yerine getirmemesi, eşi ve çocuğuna ilgisiz olması ve eşinden ayrı yatması manevi tazminattan sorumlu tutulması için yeterli kabul olunamaz. Bunun dışında davalının, davacı kadının kişilik haklarına saldırı sayılabilecek başkaca bir kusurlu davranışı da ispatlanamamıştır. Açıklanan nedenlerle, kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.3-Mahkemece kolluk marifetiyle düzenlettirilen; sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağına göre, davacı kadının çalışmadığı, dosya arasına alınan ... kaydına göre ise aktif çalıştığı, müşterek çocuğun velayeti yönünden düzenlettirilen sosyal inceleme raporuna göre ise düzenli olarak çalışmadığını beyan ettiği, tanık olarak dinlenen babasının beyanına göre de babasına ait iş yerinde sigortalı olarak 1200 TL maaş ile çalıştığı, davalının da babasına ait iş yerinde ...'lı olarak 1200 TL maaş ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşında tüm dosya kapsamı dikkate alındığında: tarafların her ikisinin de çalıştıkları, davacı kadının düzenli ve sürekli gelirinin bulunduğu, tarafların mali durumlarının ve güçlerinin yaklaşık aynı seviyede olduğu, bu durumda Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşullarının davacı kadın lehine oluşmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davalıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.