Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12257 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19844 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet AlacağıTaraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından, her iki boşanma davası ve reddedilen ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacının ziynet alacağına yönelik temyizi yersizdir. 2-Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadın, kusurlu bulunarak kadının boşanma davasının reddine, erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı erkeğin, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davalı-karşı davacı kadının ürolojik rahatsızlığından eşini haberdar etmemesi ve annesinin eşine karşı hakaretlerine sessiz kalması kusur olarak kabul edilip davacı-karşı davalı erkeğin davası kabul edilmişse de; mahkemece alınan doktorlardan oluşan bilirkişi raporuna göre kadının sol böbreğinin normal yerinde olmamasının cinsel beraberliği etkilemediği, hamile kalmasına engel olmadığı belirtilmekle, bu bağlamda kadının hastalığının kadına kusur olarak yüklenmesi doğru görülmemiştir. Davacı-karşı davalı erkek, eşinin annesinin kendisine hakaret ettiği vakıasına dayanmamıştır. Dayanılmayan bir vakıanın, tanık beyanlarında geçtiğinden bahisle davalı-karşı davacı kadına kusur olarak yüklenmesine imkan bulunmamaktadır. O halde ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kalan davacı-karşı davalı erkek, boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurludur. Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacı-karşı davalı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalı-karşı davacı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının reddi, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, ziynete yönelik temyiz itirazlarının ise 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden Ayşe'ye yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.