Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.4722 sayılı Yasanın 17. maddesi uyarınca davaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.Miras ölümle açılır. (TKM. md. 517) Mirasçı olabilmek için, miras bırakanın ölümünde, mirasçılığa ehil ve sağ olmak gerekir. (TKM. md. 519, 522) Miras bırakan Süleyman'ın ölüm tarihi olan 9.10.1995 tarihinde oğlu Faruk'un mirasçılığa ehil olup olmadığının belirlenmesi zorunludur. Bu şahsın, ölüm tarihinden sonra 1998 yılında Türk vatandaşlığına alınmış olması sonuca etkili değildir. Dosyadaki nüfus kaydında davacı Faruk'un Bakanlar Kurulunun 2.2.1984 tarihli kararıyla, Vatandaşlık Kanunu uyarınca Türk Vatandaşlığını kaybettiği, 3.11.1998 tarihli kararla yeniden Türk vatandaşlığına alındığı yazılıdır. Davalı ise, davacı kardeşinin, miras bırakan babalarının ölüm tarihinde vatandaşlıktan ihraç edildiğini ileri sürmektedir. Bir kimsenin vatandaşlığı konusunda tereddüt bulunması halinde bunu belirleme yetkisi içişleri Bakanlığına aittir. (TVK. md. 39) Türk Vatandaşlık Kanunu uyarınca vatandaşlığı kaybedenler "yabancı" statüsüne tabi oldukları halde, vatandaşlıktan çıkartılanların malları tasfiyeye tabidir. O halde öncelikle miras bırakanın ölüm tarihinde davacı Faruk'un vatandaşlık durumu kuşkuya yer bırakmayacak biçimde içişleri Bakanlığından sorulup belirlenmesi, ölüm tarihinde vatandaşlığı kaybetmişse; yabancı durumunda olacağından; tabiyetinde olduğu ülke ile Türkiye arasında Tapu Kanunu 35. maddesine göre karşılıklılık (mütekabiliyet) koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerekir. Bunlar yapılmadan eksik araştırmayla yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebeple (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 29.9.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.