Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11756 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 14983 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :Kelkit Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :25.04.2011NUMARASI :Esas no:2009/249 Karar no:2011/74Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından kusur belirlemesi, çocuk yararına hükmedilen nafakalar, tedbir nafakası, kişisel ilişki, tazminatlar; davalı tarafından ise velayet ve çocuk yararına hükmedilen nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Toplanan delillerden, eşini sevmediğini söyleyen ve müşterek haneden ayrılarak bir başka erkekle birlikte yaşayan davacının boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davalıya atfı kabil bir kusurun varlığı ispatlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.2-Tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;a)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle müşterek çocuk için 6.12.2010 tarihli ara kararı ile takdir edilen tedbir nafakasının hükümle birlikte takdir edilen tedbir nafakasından mahsup edileceğinin anlaşılmasına göre davalı kocanın tüm, davacı kadının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.b)Davacı kadının dava dilekçesinde nafaka ve tazminat talebi bulunmadığı halde, aleyhinde kesin hüküm oluşturacak şekilde yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatların reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. c)Mahkeme ilamlarının infazda tereddüt yaratmayacak şekilde oluşturulması gerekmektedir. Velayeti davacı anneye verilen müşterek çocuk ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkide, kişisel ilişki sürelerinin başlangıç-bitiş tarih ve saatlerinin ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken infazda güçlük yaratacak şekilde görüşme günlerinin ve saatlerinin başlangıç ve bitiş zamanlarının belirtilmemesi doğru olmamıştır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b ve 2/c bentlerinde belirtilen sebeplerle davacı kadın yararına BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin yukarıda 2/a bendinde belirtilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcını yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.