Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11209 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 26581 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Bakırköy 11. Aile MahkemesiTARİHİ :18.07.2013 NUMARASI :Esas no:2012/953 Karar no:2013/667 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa, bilinen en son adresinde yapılır (Teb. K.md.10/1). Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır (Tebligat Kanunu Uygulama Yönetmeliği md.16/1). Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya bu adreste tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adres olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Başkaca adres araştırması yapılmaz (Teb. K. md.10/2, Yönetmelik md.16/2). Bu hükümlere göre, dava dilekçesi, davalının dava dilekçesinde gösterilen adresine tebliğ için gönderilmeli, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya bu adreste tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine çıkarılmalıdır. Bilinen son adreste tebligatın yapılamadığı veya bu adresin tebliğe elverişli olmadığı anlaşılmadan doğrudan muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde tebligat yapılamaz. Davacı, dava dilekçesinde davalının adresini göstermiştir. Tebliğ isteyenin dilekçesinde gösterdiği bu adres, muhatabın bilinen en son adresi sayılır (Yönetmelik md.16/1). Dava dilekçesi tebliğ için bu adrese gönderilmeden, diğer bir ifade ile bu adresin tebliğe elverişli olup olmadığı anlaşılmadan aynı adreste, tebligat zarfında adresin “adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu" belirtilmek suretiyle Tebligat Kanununun 21. maddesinin (2.) fıkrası uygulanarak evrakın muhtara teslim edilmesi suretiyle tebliğ edildiği görülmektedir. Bu haliyle dava dilekçesinin davalıya tebliği usulsüzdür. Ön inceleme duruşmasına çağrılmasına ilişkin davetiye ise bir başka adrese tebliği için gönderilmiş, “muhatabın adreste tanınmadığından” bahisle tebligat yapılamamış, tahkikat duruşmasına çağrı davetiyesi ise dava dilekçesinin tebliğ edildiği adreste Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre muhtara tebliğ edilmiştir. Bu durumda davalıya dava dilekçesinin, ön inceleme ve tahkikat duruşma gününün tebliği usule aykırıdır. Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmadan, açıklamada bulunma, bu çerçevede savunmalarını ileri sürme ve ispat hakkı tanınmadan yokluğunda yargılamaya devamla hüküm kurulması davalının hukuki dinlenilme hakkını (HMK.md.27) ihlal etmiştir. Hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.