Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11194 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 24807 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Karşılıklı BoşanmaTaraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından, erkeğin boşanma davası, kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 07.06.2016 günü temyiz eden davalı-davacı ... ile vekilleri gelmedi. Karşı taraf davacı-davalı ... vekili Av..... geldi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 119/1-e maddesi uyarınca davacı dava dilekçesinde davanın dayanağı olan bütün vakıaları sıra numarası altında ve açık özetleriyle birlikte, davalı' da aynı Kanunun 129/1-d maddesi gereğince savunmasının dayanağı olan bütün vakıaları sıra numarası altında ve açık özetleriyle birlikte cevap dilekçesinde göstermek zorundadırlar. Bunlar, dava ve cevap dilekçelerindeki talep sonucunun dayanağı olan ve bu talep sonucunu haklı göstermeye yarayan vakıalardır. Ön inceleme aşaması içinde dava ve cevap dilekçeleriyle usulüne uygun biçimde bildirilen vakıaların doğru olduğu yargılama sırasında ispat edilirse, tarafların talep sonuçları da bu duruma göre kabul veya reddedilecektir. Kanunda öngörülmüş istisnalar dışında, hakim, iki tarafın birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz (HMK m. 25/1). O halde, mahkemece ancak tarafların dilekçelerinde dayandıkları vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabilmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 184. maddesinde "Boşanmada yargılama usulü" ayrıca düzenlenmiş; anılan maddenin ilk fıkrasında ‘"Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabidir" hükmüne yer verilerek, maddede sayılan istisnalar dışında, boşanma davalarının genel yargılama usulüne tabi olduğu belirtilmiştir. Boşanmada genel yargılama usulünün uygulanmasından ayrık olan kurallar ve uygulanması gereken özel usuller, Türk Medeni Kanununun 184. maddesinde sınırlı olarak belirtilmiş olmasına karşın; bu sınırlamalar ve istisnalar içinde, tarafların dayanmadığı vakıaların değerlendirmede esas alınacağına dair özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir.Davacı-davalı erkek, asıl dava ve kadının birleşen davasında kadın aleyhine kusur kabul edilen güven sarsıcı davranış sayılan eylemlere dayanmamıştır. Mahkemece, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan vakıalar davalı-davacı kadına kusur olarak yüklenemez. Kaldı ki davalı-davacı kadın birleşen boşanma davasında erkeğin kendisine şiddet uyguladığı vakıasını ve buna ilişkin delillerini de sunmuş olduğu halde mahkemece tarafların boşanmasında bu delili de esas kabul etmemiştir. Toplanan delillerden, eşine şiddet uygulayarak hakaret ve tehditte bulunan, güven sarsıcı davranışlarda bulunan ve onu kovan erkeğin, eşine hakaret ve tehditte bulunan, başkaları yanında eşine erkekliği bulunmadığını söyleyen kadına oranla evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan; tarafların eşit oranda kusurlu bulunarak davanın kabulü doğru değil ise de; olayımızda az kusurlu eşin boşanmaya itirazı hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu, Türk Medeni Kanunun 166/2. maddesi koşullarının oluştuğu dikkate alındığında boşanma kararı sonuç olarak doğrudur. Bu durumda; hükmün kusura ilişkin gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına (HUMK m. 438/son) kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının da reddiyle hükmün kusura ilişkin gerekçesi değiştirilip düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. 2-Yukarıdaki bentte açıklandığı üzere evlilik birliğinin sarsılmasında davacı-davalı erkeğin davalı-davacı kadına oranla ağır kusurlu olduğu tespit edildiği nazara alınarak kadın lehine maddi ve manevi (TMK m. 174/1-2) tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu taleplerin reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.