Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10858 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 7086 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ :Gümüşhane Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :25.11.2008 NUMARASI :Esas no:2008/199 Karar no:2008/419Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Davacı kocanın 12.12.2006 tarihinde açmış bulunduğu terk hukuki nedenine dayalı boşanma davası reddedilmiş ve karar 22.05.2008 tarihinde kesinleşmiştir. İhtar isteğinin kadına tebliğ edildiği tarih olan 06.09.2006 tarihine kadar olan olayların koca tarafından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerekir. İhtar tarihinden, dava tarihi olan 02.06.2008 tarihine kadar, kadından kaynaklanan evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulünü gerektirir bir olayın varlığı da kanıtlanmamıştır. Toplanan delillerden, davacının, davalı kadının hastalığı ile ilgilenmediği, evin kilidini değiştirdiği, boşanmaya neden olan olaylarda davacının tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.