Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10727 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 25553 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Karşılıklı BoşanmaTaraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve müşterek çocuklardan ...'in velayeti yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise, davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davası, tazminatların ve nafakaların miktarı ile yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Mahkemece, davacı-karşı davalı erkek tam kusurlu bulunarak, davacı-karşı davalı erkeğin davasının reddine, davalı-karşı davacı kadının davasının kabulü ile boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı erkeğin, annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, eşini kısıtladığı, babasının evine bıraktığı, aile birliğini ilgilendiren konularda eşinin görüşünü almadığı; davalı-karşı davacı kadının ise eşine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen kusurlu eylemleri dikkate alındığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında iki tarafta kusurlu olmakla birlikte, davacı-karşı davalı erkeğin daha fazla kusurlu olduğu, gelişen bu olaylar karşısında, evliliğin devamında taraflar bakımından yarar kalmadığı ve Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesindeki boşanma koşullarının gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken, mahkemece davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu kabul edilmesi ve davasının reddine karar verilmesi doğru değil ise de; davacı-karşı davalı erkeğin kendisinin reddedilen boşanma davasını temyiz etmemesi sebebiyle verilen boşanma kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan, tarafların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile boşanma hükmünün kusura ilişkin gerekçesi değiştirilmek sureti ile onanmasına karar verilmesi gerekmiş (HUMK.md.438/son) ve tarafların aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde bulunmamıştır.2-Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.3-Davalı-karşı davacı kadının çalışmakta iken, 18.08.2013 tarihinde işveren tarafından işten çıkartıldığı anlaşılmaktadır. Her hangi bir geliri bulunmayan davalı-karşı davacı kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği sabittir. Türk Medeni Kanununun 175. madde koşulları davalı-karşı davacı kadın yararına gerçekleştiği halde, yazılı gerekçe ile yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru olmamıştır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2 ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple boşanma hükmünün gerekçesi değiştirilmek sureti ile ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.