Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10324 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 23232 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Edremit 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :21.6.2012NUMARASI :Esas no:2011/222 Karar no:2012/453Taraflar arasındaki "boşanma", "karşı boşanma" ve "ziynet alacağı" davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı koca tarafından; iştirak nafakasının miktarı yönünden, davacı-karşı davalı kadın tarafından ise; kendi reddedilen boşanma davası, ziynet alacağı, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça, asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır (6100 s.HMK.md.255). Akrabalık veya diğer bir yakınlık, başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının eşinin işyerine giderek orada eşini küçük düşürücü davranışlarda bulunduğu; buna karşılık, davalı-karşı davacı kocanın da eşine hakaret edip, eşinin ailesiyle görüşmesini sınırladığı ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre; boşanmaya sebep olan olaylarda, her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, eşi karşısında davalı-karşı davacı kocanın daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Durum böyleyken; davacı-davalı kadının davası yönünden 166/1. maddesi koşulları oluştuğundan; kadının davasının kabulü gerekirken, reddi doğru olmamış ise de; kocanın davasından verilen boşanma hükmü, taraflarca temyiz edilmeyip kesinleşmekle, kadının davası konusuz kalmıştır. Konusuz kalan bir dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi gerekmekle birlikte; bu davayı açanın dava açmakta haklı olup olmamasına bağlı olarak, yargılama gideri ve varsa vekalet ücretiyle ilgili hangi tarafın sorumlu tutulacağına karar verilmesi gerekir. Bu nedenlerle; mahkemece konusuz kalan davacı-davalı kadının boşanma davası hakkında açıklanan çerçevede karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.2-Yukarıda 1. bentte açıklanan sebeplerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı koca daha ağır kusurlu olduğuna göre; kusuru talep etmesine yasal engel teşkil etmediği halde, davalı-davacı kadının maddi (TMK.md.174/1) ve manevi (TMK.md.174/2) tazminat ve yoksulluk nafakası (TMK.md.175) taleblerinin reddi de doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.3-Davacı-karşı davalı kadın ziynet alacağına ilişkin davasını (talebini) gösterdiği diğer delillerle kanıtlayamamış; ancak, davacı delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmıştır. Davacı-karşı davalı kadına yemin teklif etme hakkı hatırlatılmamıştır. Bu nedenle, mahkemece ziynet alacağı istemiyle ilgili olarak, davacıya yemin teklif etme hakkı bulunduğunun hatırlatılması, teklif edildiği takdirde usulünce yemine ilişkin yargılama işlemlerinin yerine getirilmesi (HMK.md.227-238) ve gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.4-Davalı-davacı kocanın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre küçüğün ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası çoktur. Mahkemece Medeni Kanunun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.