Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10165 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 24846 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Taraflar Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanmışlar, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.2-Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar hükümdür. Hüküm yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur. Hükmün tefhimi, her halde, hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur (HMK md. 294/l,2,3, HUMK md. 381). Mahkemece duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucunda (kısa karar) sadece "davanın kabulüne" denilmiş, boşanma ve fer'ileri hakkında açıkça hüküm kurulmamıştır. Gerekçeli kararda ise hüküm sonucuna ayrıntılı olarak yer verilmek suretiyle çelişki yaratılmıştır. Kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunması, hangisinin geçerli olacağını belirsiz hale getireceğinden kabul edilemez. Tefhim edilen hüküm sonucu yanlış olsa bile, gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Mahkeme kendi yanlışlığını gerekçeli karar yazımı sırasında düzeltemez. Yanlışlık, ancak temyiz yasa yoluna başvurulması ve kararın bozulması yoluyla giderilebilir. Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu arasındaki aykırılık, diğer yönlerin temyiz incelemesi gerekmeksizin tek başına bozma nedeni olur. Böyle bir durumda, bozma sonrasında mahkemece yapılacak iş; 10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gözetilerek, yeniden karar oluşturmaktan ibarettir. Belirtilen nedenlerle, mahkemece hüküm sonucu hakkında kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratacak şekilde karar oluşturulması, anılan usul kurallarına aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1 ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 1. bentte oyçokluğuyla, 2. bette oybirliğiyle karar verildi.