MAHKEMESİ :Akçaabat 1. Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :01.12.2010 NUMARASI :Esas no:2007/48 Karar no:2010/367Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından kusur ve tazminatlar yönünden; davalı koca tarafından ise nafakalar ve ziynet eşyası alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin (2). fıkrasında: hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı Yasanın 298. Maddesinin (2.) fıkrasında da, gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre; dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda; hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde davacı kadının ziynet alacağı istemiyle ilgili olarak gerekçeli kararın hüküm fıkrasında bilirkişi raporuna yollama yapılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.3-Davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;Toplanan delillerden; davacı kadının birlik görevlerini ihmal ettiği; buna karşılık davalı kocanın ise eşini küçük düşürücü sözler söylediği, eşinin bağımsız konutta yaşama isteğine rağmen, onu ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı ve birlik görevlerini ihmal ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda boşanmaya neden olan olaylarda iki taraf da kusurlu olmakla birlikte davalı kocanın daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Durum böyleyken mahkemece tarafların eşit kusurlu olarak kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesinin bir sonucu olarak davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş; bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple davalı koca yararına, 3. bentte gösterilen sebeplerle davacı kadın yararına BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan davalı kocanın temyiz itirazına konu nafakalara yönelik bölümünün yukarıda 1. bentte açıklanan sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.