MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : BoşanmaTaraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 24.05.2016 günü temyiz eden davalı ... ile karşı taraf davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Hukuk davalarında deliller kanunda öngörülen sürelerde ileri sürülür. Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 119/1 ve f maddeleri uyarınca davacı dava dilekçesinde davanın dayanağı olan bütün vakıaları ve iddia edilen vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini, davalı da aynı Kanunun 129/1-d ve e maddeleri gereğince savunmasının dayanağı olan bütün vakıalar ile delillerini cevap dilekçesinde göstermek zorundadırlar. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 136. maddesi uyarınca bahsedilen şartlar tarafların ikinci dilekçelerinde de (cevap ve cevaba cevap) aranacaktır. Bunlar, dava ve cevap dilekçelerindeki talep sonucunun dayanağı olan ve bu talep sonucunu haklı göstermeye yarayan vakıalar ile bu vakıaların ispatına yarayan delillerdir. Ön inceleme aşaması içinde dava ve cevap dilekçeleriyle usulüne uygun biçimde bildirilen vakıaların doğru olduğu yine bildirilen delillerle yargılama sırasında ispat edilirse, tarafların talep sonuçları da bu duruma göre kabul veya reddedilecektir. Kanunda öngörülmüş istisnalar dışında, hakim, iki tarafın birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz (HMK m. 25/1). O halde, mahkemece ancak tarafların dilekçelerinde dayandıkları vakıalar hakkında yine bu vakıaların ispatı amacıyla bildirilmiş deliller uyarınca inceleme ve değerlendirme yapılabilmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 184. maddesinde "Boşanmada yargılama usulü" ayrıca düzenlenmiş; anılan maddenin ilk fıkrasında "Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabidir" hükmüne yer verilerek, maddede sayılan istisnalar dışında, boşanma davalarının genel yargılama usulüne tabi olduğu belirtilmiştir. Boşanmada genel yargılama usulünün uygulanmasından ayrık olan kurallar ve uygulanması gereken özel usuller, Türk Medeni Kanununun 184. maddesinde sınırlı olarak belirtilmiş olmasına karşın; bu sınırlamalar ve istisnalar içinde, tarafların dayanmadığı vakıalar ile delillerin değerlendirmede esas alınacağına dair özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir.Davacı kadın dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi ile davalı erkek aleyhine kusur olarak ileri sürmüş olduğu vakıaların ispatına yarayacak delillerini bildirmemiştir. Mahkemece, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan delillerle ispat edilmeyen vakıalar davalı erkeğe kusur olarak yüklenemez. Bu durumda, davalı erkeğin kusursuz kabul edilmesi gerekir. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit kabul edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacı kadının yasal sürelerde ve öngörülen dilekçelerde ileri sürülmeyen delilleri uyarınca boşanmaya karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.