Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8592 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 3144 - Esas Yıl 2011





TEBLİĞNAME : 1-B/2011/39104MAHKEMESİ :ALANYA İkinci Ağır Ceza MahkemesiTARİH VE NO :21/06/2010 -157/14SUÇ :kasten öldürme O.. O..'ı kasten öldürmekten sanık A.. A..'in yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin (ALANYA) İkinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 21/06/2010 gün ve 157/14 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi C.Savcısı ile sanık müdafii taraflarından istenilmiş, sanık müdafii duruşma da talep etmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; duruşmalı olarak incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi. TÜRK MİLLETİ ADINA 1) Maktulün babası M.. O..’ın mahkeme huzurunda talimatla alınan 18/12/2009 tarihli beyanında sanıktan şikayetçi olmadığını ve davaya katılmak istemediğini belirttiği dikkate alınmadan yine mahkeme huzurundaki 01/02/2010 tarihli beyanına dayalı olarak davaya katılan sıfatı ile katılmasına karar verilmesi ve karar başlığında katılan olarak gösterilmesi temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır. 2) Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, cezayı azaltıcı takdiri indirim sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle değerlendirilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; A) Anayasanın 17. maddesi 1. fıkrasında “herkesin yaşama hakkına” sahip olduğu belirtilmiş, aynı maddenin 4. fıkrasında “meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır.” denilmek suretiyle birinci fıkradaki hakkın istisnalarını düzenlemiş, Ülkemizintaraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Haklar ve Özgürlükler” başlıklı bölümünde yer alan 2. maddesinde “yaşama hakkı” düzenlenmiş, aynı maddenin b bendinde “Usulüne uygun olarak yakalamak veya usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek için kuvvete başvurulmasının kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda ölüm meydana gelmişse yaşama hakkının ihlal edilmiş sayılamayacağı belirtilmiş, 2559 sayılı PVSK.nun 16/7-c maddesinde polise “hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silah kullanma” yetkisi verilmiş, 5237 sayılı TCK.nun 24. maddesinin birinci bendinde “Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez” denilmek suretiyle “kanunun hükmünü yerine getirme bir hukuka uygunluk nedeni olarak ihdas edilmiş, aynı Yasanın 27. maddesinin 1. bendinde de ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde” verilecek ceza gösterilmiştir. Somut olayda; maktulün, olaydan önce gece saat 04:30 sıralarında Önleyici Hizmetler Büro Amirliği önünde alkollü araç kullandığının tespit edilmesi üzerine hakkında idari para cezası uygulandığı ve ehliyetine el konularak aracının bağlandığı sırada “aracımı bağlayamazsınız” diyerek taşkınlık çıkardığı, sakinleştirildikten sonra ise yanında bulunan amcasının oğlu Ali ile birlikte evine gönderildiği ancak, kendisi hakkında alkollü araç kullanması nedeniyle yasal işlem yapılmasını kabullenemeyen maktulün sabah erken saatlerde evinden ayrılarak elinde bıçak olduğu halde, olay yeri olan Önleyici Hizmetler Büro Amirliği önüne tekrar geldiği, gece meydana gelen olaylardan ve maktul hakkında yapılan işlemlerden haberi bulunmayan ve nöbet tuttuğu yerin hemen yanında bulunan simitçiden arkası dönük vaziyette simit almakta olan polis memuru sanığı sağ omzundan çevirip “o sen miydin lan” diye bağırmak suretiyle elindeki bıçakla göğüs bölgesine vurarak sternum caudal sağında 2,5 cm.lik cilt kesisi, hypoid proses solunda ciltte kesi oluşturacak şekilde yaraladığı, sanığın kendisini maktulün bıçak darbelerinden korumak amacıyla ellerini vücuduna siper etmeye çalışması üzerine sağ kol fossa kubiti lateralde 3 cm.lik derin kesi, sağ el sırtı 2. ve 3. parmaklar arasında 4 cm.lik derin kesi, sağ el ayasında 4 cm.lik derin kesi oluşturacak şekilde yaralandığı, saldırı karşısında kendisini korumak isteyen sanığın silahını çekip kurması üzerine ise maktulün kaçmaya başladığı, sanığın da kendisini bıçakla yaralayan maktulü oluşan suçüstü koşullarında PVSK.nun 16/7-c maddesinin verdiği yetki uyarınca yakalamak amacıyla yaralı bir şekilde peşinden koştuğu, “dur” ihtarında bulunarak havaya bir el ateş ettiği, ancak maktulün durmadığı ve kaçmaya devam ettiği, sanığın elindeki tabanca ile kaçmakta olan maktulün ayaklarını hedef alarak iki el daha ateş ettiği, mermilerin maktulün sol uyluk alt bölgesine isabet ederek cilt cilt altı yaralanmasına sebebiyet verdiği, yaralı olan ve kan kaybetmesinin etkisiyle bitkin düşen sanığın kendinden geçerek yere yığılmak üzere iken dengesiz bir şekilde üçüncü atışı da yaptığı, bu atışın maktulün sırtından sol 9. intercostal aralıktan girerek göğüs bölgesi 4. intercostal aralıktan çıktığı ve akciğer ile kalp yaralanmasına neden olduğu, maktulün bu yaralanma sonucu öldüğü anlaşılmakla, sanığın Anayasanın 17., AİHS.nin 2. ve PVSK.nun 16/7-c maddelerine uygun hareket ederek kendisini yaralayarak kaçan ve suçüstü halinde bulunan maktulün kaçmasını engellemek için uyarıda bulunduğu, maktulün buna rağmen kaçmaya devam etmesi nedeniyle de öldürme kastı olmaksızın maktulün ayaklarına doğru ateş ederek yakalamayı amaçladığı ancak bu sırada kendinden geçerek yere yığılması nedeniyle hedefi tam olarak ayarlayamadığı ve mermilerden bir tanesinin maktulün sırt bölgesine isabet ederek ölümüne neden olduğu olayda; olayın oluşu, sanığın olay anındaki durumu ve atış sayısı dikkate alındığında, hukuka uygunluk nedenlerinden Kanunun emrini yerine getirmede sınırın taksirle aşılması söz konusu olduğundan, TCK.nun 24/1, 27/1 ve 85/1 maddeleri uyarınca uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde kasten öldürme suçundan hüküm kurulması suretiyle suç vasfında yanılgıya düşülmesi, Kabule ve uygulamaya göre de; B) maktulün suçta kullandığı adli emanetin 2008/888 sırasında kayıtlı bıçağın müsaderesi ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede ileri sürdüğü temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), ceza miktarına ve tutuklulukta geçen süreye göre sanığın tahliye isteminin reddine, 28/12/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.