Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7758 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6038 - Esas Yıl 2011





Tebliğname No: 1 - 2011/122459MAHKEMESİ : Burdur Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO: 07/01/2011, 2010/154 (E) ve 2011/2 (K)SUÇ : Bilinçli taksirle ölüme neden olma TÜRK MİLLETİ ADINA Sanık Mustafa'nın maktül Muammer'e yönelik bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan kurulan hükümde; Sanık Mustafa'nın soruşturma ve kovuşturma aşamasında suçu kabul etmemesi, beraat eden ve hakkındaki hüküm temyiz edilmeyen diğer sanık Ferdi ile tanık Nuriye’nin alkollü olan sanık ile maktülün alkol aldıkları yerde tartıştığını, daha sonra maktülü .... Sokak'ta gördüklerini ancak sanığın maktülü yüksekliği 420 cm olan köprüden aşağıya ittiğini görmediklerini söylemeleri, olayı gören başka bir tanığın bulunmaması karşısında, mahkumiyete yeterli kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığının kabulü ile sanığın müsnet suçtan beraati yerine, mahkumiyetine karar verilmesi, Yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiğinden, sanık müdafii ile Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün, tebliğnamedeki düşünceden farklı gerekçeyle (BOZULMASINA), 13/12/2013 gününde Başkan vekili Mustafa Şahin'in karşı oyu ile oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY: Oluşa ve dosya içeriğine göre; suç günü hakkında beraat kararı kesinleşen sanık F.. Y.., annesi tanık N.. Y.., sanık M..T..ı ve maktul M.. İ.. ile hep birlikte mesire yerinde uzunca sayılacak bir zaman dilimi içerisinde birlikte alkol aldıkları, eskiden de arkadaş olan maktul ile sanık Mustafa'nın bilinmeyen bir nedenden dolayı aralarında tartışma çıktığı, tartışma sonucu karşılıklı bağrışmalar, itişmeler oluştuğu bu arada cüsse itibariyle güçsüz olan maktulün sanık Mustafa tarafından korkulukları bulunmayan Burdur Çayı üzerinde "4.20 metre yüksekliğinde, 17 metre eninde ve 76 metre uzunluğunda" sanık Mustafa'nın maktulü ittirerek köprüden su bulunan çaya düşürdüğü, çayın mevsim itibariyle debisinin azımsanmayacak nitelikte bulunduğu, alkollü ve yaşlı olan maktulün düşürüldükten sonra sanık Mustafa tarafından kurtarılmaya çalışılmadığı, bu yönde bir çaba sarfetmediği, bir gün sonra sanık Mustafa'nın maktulü ittirip düşürdüğü yerde aramaya koyulduğu, suya düşen ve bilincini kaybettiği, anlaşılan, direncini de kaybeden maktulün, su tarafından 2100 metre kadar köprüden uzak bir yere sürüklendiği, su içerisinde boğulmaya bağlı asfiksi sonucu öldüğü, otopsi raporuna göre; vücudunun değişik bölgelerinde ekimotik yara ve berenin oluştuğu; olayın bu şekilde meydana geldiği, tanık N.. Y..'nin özde değişmeyen anlatımından, beraat eden sanık Ferdi'nin samimi anlatımından ve sanık Mustafa'nın çelişkili, tutarsız anlatımlarından ve dosya içeriğinden tespit edilmiştir. Sanık Mustafa'nın maktulün, sanık Ferdi tarafından köprüden ittirilip düşürüldüğünü ifade etmekte ise de; bu anlatım biçiminin, sanığın tutum ve davranışlarıyla, fenni delillerle örtüşmediği, kendisini cezadan kurtarmaya yönelik çabalar olduğu anlaşılmaktadır. Sanık Mustafa'nın tüm anlatımlarına baktığımızda; bir anlatımın diğerine uymadığını, özelllikle kendisiyle ilgili "kulak memesi üzerinde sıyrık ve sol klavklue üzerinde sıyrık" biçimindeki adli rapor hususunda ilk alınan beyanında, yaranın boğuşma ile mi oluştuğu biçimindeki adli soruşturmada "DÜŞME SONUCU" oluştuğu, bilahare mahkemede alınan bu hususla ilgili beyanında; "polislerin yer gösterme sırasında darp etmesi" sonucu oluştuğu biçimindeki çelişkiyi, makul ve mantıklı bir izahını ortaya koyamamıştır. Keza hakkında beraat kararı verilen temyize gelmeyen sanık Ferdi ile maktulün tartışması konusunda çelişkili beyanda bulunduğu, beyanlarının tutarsız, kaçamaklı ve inandırıcılıktan yoksun olduğu; geceleyin eve gelmeyen maktulün eşi katılan G..İ...'ün eşi Muammer'in sabahleyin kendisiyle birlikte evden çıktığını, halen dönmediğini, nerede olabileceği kendisine soru yönetildiğinde sanık Mustafa'nın "iki gündür kendisini görmedim, Isparta'ya ya da Antalya'ya gitmiştir, gelir" biçimindeki açıklaması, olayı örtbas etmeye, suçunu gizlemeye yönelik tutum ve davranışlar olduğu da açıktır. Sanığın gerçekleri söylemediği, başkalarına suç atmaya yönelik olumsuz tutum ve tavırlar sergilediği anlaşılmaktadır. Yerel mahkemenin sanığın kişiliğini izlemesi, gözlemesi, tüm delillerle doğrudan doğruya muhattap oluşu, yüzyüzelik ilkesi ve doğrudanlık ilkesi gereği sübut yöndeki takdirine iştirak etmemek mümkün değildir. Delillerle birebir muhattap olan yerel mahkemenin sanığın suçu işlediği yolundaki takdirini hukuksal denetim yapan sayın çoğunluğun, sanığın olayda masum olduğu biçimindeki değerlendirmesi isabetli olmadığı ve yanılgıya neden olabileceği açıktır. Bu açıklamalar ve gelişmelerden hareketle; sanık M..T..'nın maktulü 4.20 metre yükseklikteki su dolu çaya bilerek ve algılayarak ittirmesi ve sonuçta olumlu bir tavır sergilememesi, sanığın olayda olası kast sonucu maktulün ölümünden sorumlu kılınması, olayda bilinçli taksirin boyutlarını aşan eylemden cezalandırılmasını, dosyadaki delillere daha uygun düşeceği kanısındayız. SONUÇ: Yukarıda açıklanan oluş ve kabule göre; sanık M.. T..'nın maktul Muammer'i olası kastla ölümünden dolayı sorumlu kılınması gerekirken, mahkumiyetine yeter, kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığından bahisle beraatine karar verilmesi yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 1312/2013 Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMANIN KAYDA ALINMASI Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuç Avukatın takip kesinleştiği halde alacağın tahsili için gereken diğer işlemleri yapmaması görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Suç tarihinde Ankara Barosuna bağlı avukat olarak çalışan sanığın, 13/10/2008 tarihli vekaletname ile katılanın K.. ve T.. Köyü tüzel kişiliklerinden olan alacağının tahsili amacıyla vekilliğini üstlendiği, Po Doğacak alacaklar için İİK 89 md gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmesi İİK 88.maddesi anlamında haciz yazısı olarak değerlendirilir Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup ince Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?