Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7594 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 2769 - Esas Yıl 2010





TEBLİĞNAME : 1-B/2010/77562MAHKEMESİ (BALIKESİR) İkinci Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO :15.09.2009 - 193/229SUÇ :Adam öldürme Oğlu Y.. K..'ı öldürmekten sanık Ü.. K..'ın yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin (BALIKESİR) İkinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 15.09.2009 gün ve 193/229 sayılı hüküm resen temyize tabi olmakla beraber duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından da istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: duruşmalı olarak incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi. TÜRK MİLLETİ ADINA Dosya kapsamına göre; sanığın oğlu olan maktulün, psikolojik rahatsızlığının bulunduğu, kendisine, çevresine, kardeşine, özellikle son 8 yıldır annesine, son 3 yıldır da babası sanığa karşı şiddet uygulayıp, tehditkar davranışlar sergilediği, buna rağmen ailenin maktule karşı anlayış ve şefkatini yitirmediği, özverili ve sabırlı tutumlarını sürdürdükleri, çalışması halinde saldırgan tavırlarının azalacağı düşüncesiyle, özellikle sanığın da çabasıyla bir işe yerleştirdikleri, kendisine zarar verir düşüncesiyle evde bulunan kesici aletlerle, balkon kapılarının anahtarlarını sakladıkları, komşularının ihbarlarına rağmen maktulden hiçbir zaman şikayetçi olmadıkları, psikiyatr doktor tanık İbrahim'in özel muayenehanesine 8 yıldan beri tedaviye götürdükleri, kendisine atipik psikoz denilen, zeka geriliğine eşlik eden davranış bozukluğu ve alkolizm teşhisi koyan tanık İbrahim'in tüm uyarılarına rağmen, maktulün kullandığı ilaçlarla birlikte alkol almaya devam ettiği, alkol aldığı anlarda daha da kuvvetlenip saldırganlığını arttırdığı, olaydan kısa bir süre önce de babası sanığı bıçakla kolundan yaraladığı, arabasının camlarını kırdığı, olay günü akşam saat 18.00 sularında maktulün sanığı arayarak, birazdan eve gelip kendilerini öldürmekle tehdit ettiği, sanığın, maktulün yine alkol aldığını tahmin edip endişeye kapılarak, bu durumu eşi tanık Atfiye'ye söylediği, maktulün, saat 20.00 sularında aşırı alkollü bir halde eve geldiği, kapıyı açan annesi tanık Atfiye'ye, nedensiz yere, durup dururken saldırıp, tekme tokat vurduğu, sanığın, eşine yardım etmek için maktule engel olmaya çalıştığı sırada maktulün, bu kez sanığı yere düşürüp, vurmaya başladığı, sanığın, maktulün elinden kurtulup salona kaçtığı, maktulün, burada da sanığı yakalayıp vurmaya devam ettiği, üzerine atladığı sırada kafasını salondaki balkon kapısına çarpıp yere düştüğü, bu sırada sanığın, balkona kaçıp kapıyı kapattığı, maktulün, yerinden kalkıp, "sizi öldüreceğim" diye bağırarak mutfağa koştuğu, tezgah üzerinde açıkta unutulan bıçağı alıp tekrar sanığa yöneldiği, maktulün kendisine doğru bıçakla yaklaştığını gören sanığın, yerden 11 metre yükseklikte bulunan balkondan atlayıp kaçmak istediği, ancak balkonun yüksekliği ve zeminin beton olması nedeniyle buna cesaret edemediği, balkon kapısının sert plastikten yapılmış ve şiddetle baskı uygulandığında kolayca kırılabilmeözelliği bulunan kolunu sıkıca tuttuğu, maktulün balkon kapısının önüne geldiği, sanığın tuttuğu kapı koluna kuvvetle baskı uygulayarak kırılmasını sağladığı, kapının açılmasıyla birlikte elindeki bıçakla sanığa vurmaya kalkıştığı, sanığın geriye çekildiği sırada fayans döşenmiş kaygan zeminde maktulün dengesini kaybederek elindeki bıçakla yere düştüğü, buna rağmen maktulün, sanığın bacağından tutarak yere yatırdığı, sanığın da, maktulü ittirip vurmak suretiyle kurtulmaya çalıştığı, ancak maktulün "seni öldüreceğim" diyerek sanığın üzerindeki pijamanın paçasından ve bacağından çekiştirmeye devam ettiği, bu esnada sanığın can havliyle yerde bulunan bıçağa uzandığı, aldığı bıçakla maktulün göğüs bölgesine üç kez vurduğu, yerden kalkarak hemen içeri girdiği, maktulden bir ses gelmediğini fark etmesi üzerine, tekrar balkona çıktığı, yerde yatan maktulde kan görmesi üzerine polisi ve ambulansı aradığı, maktulün iç organ yaralanması sonucu öldüğü olayda; Sanığın, kendisine yönelmiş, gerçekleşen ve tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anki hal ve şartara göre, saldırıyla orantılı bir şekilde defetme zorunluluğunda bulunmasına rağmen, bu sınırı mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaşla aştığı anlaşıldığı halde, TCK.nun 27/2 ve CMK.nun 223/3-c maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yerine, yazılı şekilde delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, TCK.nun 82/1-d, 29, 62 maddelerinden hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede ileri sürdüğü temyiz itirazları bu sebeple yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 30.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.