TEBLİĞNAME : 1-B/2010/211878MAHKEMESİ :Sakarya 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİH VE NO :18.05.2009-2009/382Suç : Kasten Adam Öldürme Y A R G I T A Y İ L A M I(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)Hükümlü C.. K..'in, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.08.2002 tarihli ve 2002/73 esas, 2002/175 sayılı kararıyla verilen müebbet hapis cezasının infazı sırasında, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığının 30.03.2009 tarihli ve 2009/7-457 infaz sayılı yazısı ile yapılan, 5218 sayılı Ölüm Cezasının Kaldırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un geçici maddesi uyarınca karar verilmesi talebi üzerine, aynı Mahkemenin 08.10.2007 tarihli ve 2002/73-175 sayılı ek kararı ile hükümlünün infazı yapılmakta olan müebbet hapis cezası hakkında 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 2. maddesi uyarınca 10 yıllık ceza indirim uygulamasına ilişkin talebin reddine karar verildiğinden 5218 sayılı Kanun'un geçici 11. maddesi uyarınca ayrıca karar verilmesine yer olmadığına dair Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.04.2009 tarihli ve 2002/73 esas, 2002/175 sayılı kararına karşı itirazın reddine ilişkin Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2009 tarihli ve 2009/382 değişik iş sayılı kararını kapsayan infaz evrakı incelendi.Tüm dosya kapsamına göre, daha önce infaz edilen cezasından, 4616 sayılı Kanun hükümlerinden yararlandırılmak suretiyle 10 yıl indirilmesine karar verilen hükümlünün, söz konusu Kanun uyarınca yararlandığı süre 10 yılı bulmadığından, yararlanamadığı sürenin halen infazı yapılan müebbet hapis cezasından indirilmesi gerekmekle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 07.03.2010 tarih ve B.03,0.CIG.0.00.00.04–105–54–8036–2009.2258.14009 sayılı istemlerine dayanılarak anılan kararın, 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.04.2010 tarih ve 60852 sayılı tebliğnamesine bağlı dosyası Dairemize gönderilmekle okundu, gereği konuşulup düşünüldü:T Ü R K M İ L L E T İ A D I N AI.) O l a y: Hükümlü C.. K.. hakkındaki dosya kapsamından:1.) Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.04.1998 tarih ve 68 müt. sayılı kararıyla içtima sonucu verilen 23 yıl 18 ay hapis cezasının 20.03.1998 tarihinde başlanan infazının Kastamonu Asliye Ceza Mahkemesinin 24.12.2001 tarihinde durdurulduğu, ancak bu cezasının 11.02.2002 tarihinde yeniden çektirilmesine başlanılarak Kastamonu Asliye Ceza Mahkemesinin 02.05.2002 tarih, 64 müt. sayılı kararıyla 4616 sayılı Yasa hükümlerine göre salıverildikten sonra Üsküdar 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.06.2000 tarih, 1997/1239 esas sayılı kararıyla verilen 1 yıl 2 ay hapis cezasının çektirilmesine başlandığı ve bu suçtan da Kastamonu Asliye Ceza Mahkemesinin 19.10.2000 tarih, 146 müt. sayılı kararıyla koşullu salıverildiği;2.) Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.08.2002 tarih, 73/175 sayılı kararıyla, 07.07.1995 tarihinde işlediği adam öldürmek suçundan verilen müebbet hapis cezasının 30.12.2002 tarihinde kesinleştiği ve çektirilmekte olduğu;Anlaşılmaktadır.II.) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı: Kanun yararına bozma istemi, daha önce infaz edilen cezasından, 4616 sayılı Yasa hükümlerinden yararlandırılmak suretiyle 10 yıl indirilmesine karar verilen hükümlünün, söz konusu Yasa uyarınca yararlandığı süre 10 yılı bulmadığından, geriye kalan sürenin halen infazı yapılan müebbet hapis cezasından indirilip indirilemeyeceğine ilişkindir.III.) Hukuksal değerlendirme:Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak isimlendirilen yasa yararına bozma yasa yolunun koşulları ve sonuçları 5271 sayılı CMK.nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.5271 sayılı CMK.nun 309. maddesinde Adalet Bakanlığına, 310. maddesinde ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına tanınan bu yetki, hakim veya mahkemelerce verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılığı gidermeyi amaçlayan olağanüstü bir yasa yoludur.Bu biçimde kesinleşmiş bir karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir.Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’da hükmün veya kararın bozulmasını içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay Ceza Dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmez ise istem reddedilecektir.Anayasa Mahkemesinin 18.07.2001 tarihli ve 4-332 sayılı kararında vurgulandığı üzere “23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair 4616 sayılı Kanun’da değişiklik yapan 23.05.2002 tarihli ve 24763 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4758 sayılı Kanun’la düzenlenen değişik 1. maddesinin 2. bentteki kurallar, müebbet ve 10 yıldan fazla süreli hükümlülükler bakımından cezadan indirim öngören, tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından veya toplam hükümlülük sürelerinden 10 yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi veya hükümlülük süresi dolmuş olanlar bakımından ise, belirli bir süreyle suç işlemelerine bozucu koşuluna bağlanmış toplu af niteliğindedir.Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.01.2004 tarihli, 2003/6-292 esas ve 2004/05 sayılı kararında; “bazı suçlar yönünden verilen cezaların 10 yıllık bölümünün çekilmiş sayılması gibi hükümlü lehine sonuçlar doğuran ve hukuki niteliği toplu özel af olarak belirlenen bu yasal düzenlemelerle cezaların infazı konusunda 647 sayılı Yasadan farklı bir sistem öngörmediği gibi cezaların toplanmasına engel bir hükümde öngörmemiştir. Öte yandan, gerek hükmedilen ağır hapis cezalarının toplamının 36 yılla sınırlandırılmasına ilişkin TCK.nun 71/1. maddesinde öngörülen kural, gerekse 4616 sayılı Kanunda öngörülen ve yukarıda açıklanan kurallar hükümlü lehine getirilen yasal düzenlemeler olduğundan, bu kuralların hükümlü aleyhine sonuç doğuracak biçimde yorumlanmasına da olanak bulunmamaktadır.” denilmiştir.Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/06/2005 tarihli ve 2002/73-175 karar sayılı dosya aslının Dairemizin 2010/3133 esasında işlem gördüğü belirlenmiştir. Sorunun çözümlenmesi için dosya aslının incelenmesi zorunlu görülmüştür. Zira Kanun Yararına bozma istemine ilişkin olarak bir kısım belgeleri okunamayan fotokopili dosya sunulmuştur, bu itibarla her iki dosya birlikte incelenmiş ve sorunun özü irdelenmiştir. Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin Dairemizde bulunan dosya aslının incelenmesinde; hükümlü C.. K.. hakkında onanarak kesinleşen hükmün sonradan yürürlüğe giren 5328 sayılı Yasayla değişik 5252 sayılı Yasanın 9.maddesi uyarınca lehe Yasanın uygulanması için uyarlama yargılaması yapılmıştır. Yerel mahkemece sonradan yürürlüğe giren anılan Yasanın lehe hüküm içermediğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dairemiz'in 27/09/2010 tarihli ve 2010/3133-6053 sayılı ilamı ile, 5237 sayılı TCK.nun 37, 82/1-a, 62. Maddelerince verilecek ceza miktarları aynı ise de, 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin, 765 sayılı TCK.nun 31. Maddesine göre daha lehe olması nedeniyle, 5237 sayılı TCK.nun 37.maddesi yollamasıyla TCK.nun 82/1-a, 62, 53.maddeleri ile hüküm kurulması gerektiği yönüyle anılan Yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bu Açıklamalar çerçevesinde hükümlünün durumu değerlendirildiğinde; Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, daha önce cezasından, 4616 sayılı Kanun hükmünden yararlandırılmak suretiyle 10 yıl indirilmesine karar verilen hükümlünün, yararlandığı ceza süresi 10 yılı bulmadığından, geriye kalan süresinin halen infazı yapılan müebbet hapis cezasından indirilmesi gerektiği yönündeki kanun yararına bozma isteminin, 765 sayılı TCK.nun 70 ila 73.maddeleri hükümleri çerçevesinde yapılacak değerlendirme sonucunda, koşulları mevcut olduğunda hükümlü ile ilgili verilen tüm içtima kararları çözülerek, her suç yönünden ayrı ayrı hücre süreleri belirlemek suretiyle “hücreli müebbet hapis cezası” olarak yeniden içtima hükmü kurmak gerekecektir. Dolayısıyla, infaz edilecek cezanın tür ve miktarı belirlenip, 4616 sayılı Yasanın 1/2 madde ve fıkrasında öngörülen infazı gereken cezadan 10 yıllık indirim süresinin, bu tespit üzerinden hesap ile incelenmesi cihetine gidilmesi gerekmektedir. Bu itibarla; Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/10/2007 tarihli ve 2002/73-175 sayılı ek kararı ile hükümlünün infazı yapılmakta olan müebbet hapis cezası hakkında 4616 sayılı Kanunun 2. maddesi uyarınca 10 yıllık ceza indirimi uygulanmasına ilişkin talebin reddine karar verildiğinden 5218 sayılı Kanunun geçici 11. maddesi uyarınca ayrıca karar verilmesine yer olmadığına ilişkin aynı mahkemenin 08/04/2009 tarihli ve 2002/73 esas, 2002/175 sayılı kararın, vurgulanan yasa hükmüne ve yerleşik uygulamaya açıkça aykırı olduğu sabit olduğu halde, aynı yer 2. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın kabulü yerine 18/05/2009 tarihli, 2009/382 değişik iş sayılı kararı ile, itirazın reddine karar vermesi yasaya aykırı görüldüğünden, anılan kararın yasa yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. IV.) Sonuç ve karar: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden talebin kabulüne, 2) Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/05/2009 tarihli ve 2009/382 değişik iş sayılı kararının 5275 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 3) Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2010/3133-6053 sayılı incelenen ve işi biten kararından bir örneğin infaz dosyasına eklenmesine, belirtilen dosyanın kaleme teslimine, 4) Diğer işlemlerin yapılabilmesi için geçici infaz dosyanın (tastikli fotokopili dosyanın) mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına (TEVDİİNE), 20.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.