TEBLİĞNAME : 1-B/2010/220518MAHKEMESİ :(IĞDIR) Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO :24/12/2009 - 160/281 SUÇ :Kasten öldürme A.N.kastın aşılması suretiyle öldürmekten sanık M.. A..'nun bozma üzerine yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin (IĞDIR) Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 24/12/2009 gün ve 160/281 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi. TÜRK MİLLETİ ADINA Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, takdire ve tahrike ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin niteliği ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre bozma ilamına uyularak verilen hükümde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin illiyet bağı bulunmadığına yönelen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1.İhtisas Kurulu'nun, bozma ilamından önce 11/05/2005 tarihli raporunda, Erzurum C.Başsavcılığının 06/07/2004 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında yapılan harici muayenede sağ kulak her ikisinde iki cm.lik siyah kurutlu yara, klavikula altında dört cm.lik kurutlu yara, sağ elde ödem ve siyah nekroze görünüm olduğu, bunun haricinde herhangi bir darp ve cebir izi, kesici-delici alet yarası saptanmadığı, baş açıldığında, duranın beyin dokusuna oldukça yapışık, beyin ödemli ve oldukça yumuşamış olduğu, çıkarıldığında beyin dokusu elle yıkandığında dağılır halde bulunduğu, anak beyin dokusunun incelenmesinde görüntüsünde açık bir kanama veya yer kaplayıcı kitle olmadığının görüldüğü, göğüs ve batın açıldığında akciğerin ödemli olduğunun belirtilmesine karşın, klinik bulgularda ve otopside tanımlanan travmatik lezyonların, ölümü meydana getirecek nitelikte bulunmadıkları ve eldeki verilerle ölüm mekanizmasının (sebebinin) belirlenememekle birlikte, olayda müessir fiilin mahkemece kabulü halinde söz konusu olay ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğunun bildirilmiş olması; Aynı kurulun, bozma ilamından sonra, 25/03/2009 ve 19/08/2008 tarihli raporlarında, vücudunda künt travmatik lezyonların bulunduğu belirlenen maktulün, beyin tomografilerinde travmatik lezyon saptanmasa da, "grafilerin kurulca yapılan incelenmesinde, çekim tekniği iyi olmadığından optimum şekilde değerlendirme yapmaya uygun olmadıklarının saptandığı, maktulün hastanede yatışı süresince yapılan tetkiklerin sonuçlarına göre klinik durumunu açıklayacak metobolik bir neden bulunmadığının anlaşıldığı" ancak maktulün klinik tablosunun kötüye gittiği, beynin ödemli ve kolay dağılır durumda olduğu iç organ örneklerinin histapolojik incelenmesinde otoliz başlangıcı ile akciğerde hemorajik infrakt belirlendiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, maktulün ölümünün künt kafa travmasına bağlı kafa içi değişimler ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu ve olayda ölüm arasında illiyet bağının bulunduğunun belirtilmiş olması karşısında; Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kurulunun bozma ilamından sonra düzenlenen raporlarında, önceki rapor ve otopsi tutanağındaki belirlemelerden farklı olarak yeni bulguların saptanmadığı ancak raporlar arasında, suçun niteliğini doğrudan etkileyecek çelişkiler bulunduğu anlaşıldığından, dava dosyasının Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kuruluna gönderilerek, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve maktulün ölüm sebebinin kesin olarak belirlenmesi, belirlenemiyorsa mevcut lezyonların, 5237 sayılı TCK.nun 86.maddesi kapsamında niteliklerinin saptanması için yeniden rapor alınması ve alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği düşünülmeksizin, eksik soruşturma ile hüküm kurulması; Usule aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak (BOZULMASINA), 12/10/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.