Tebliğname No : 2012/145043MAHKEMESİ :Eskişehir 2.Ağır Ceza MahkemesiTARİH VE NO :20/01/2012(2012/96)E(2012/96)KSUÇ :Kasten ÖldürmeY A R G I T A Y İ L A M I (KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)Adam öldürme suçundan hükümlü A.. E..’in 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 448, 81/2, 64, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 5. maddesi uyarınca 26 yıl 1 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesinin 18/11/2003 tarihli ve 2003/5 esas, 2003/380 sayılı kararın infazına başlanmasından sonra 11/11/2011 tarihinde düzenlenen müddetnameye yönelik itirazın kabulü ile müddetname hesabında Şubat ayının 29 çektiği yıllar göz önüne alınarak yeniden müddetname tanzimine ilişkin Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/12/2011 tarihli ve 2011/1382 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazı değerlendiren Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.01.2012 tarihli ve 2012/96 değişik iş sayılı kararı ile itirazı yerinde bulmayarak reddine karar verildiği belirtilerek; Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 24/06/2011 tarihli ve 2011/6019-4054, 21/12/2011 tarihli ve2011/7864-8174 sayılı ilamlarında, “765 sayılı TCK.nun 30/1 maddesi muvakkat cezalar, gün, ay ve sene hesabıyla tatbik olunur. Bir gün 24 saat, bir ay 30 gündür. Sene resmi takvime göre hesap edilir, şeklinde düzenlenmiştir. 5237 sayılı TCK.nun 61/6 maddesi ise, hapis cezasının süresi, gün, ay ve yıl hesabıyla belirlenir. Bir gün 24 saat; bir ay 30 gündür. Yıl, resmi takvime göre hesap edilir. Hapis cezası için bir günün, adli para cezası için bir Türk Lirasının arta kalanı hesaba katılmaz ve bu cezalar infaz edilmez, şeklinde düzenlenmiştir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında; müddetlerin hesabında yılın resmi takvim yılı olarak belirlenmesi, artık yıl dahi olsa 2008 yılının da 1 yıl olarak hesap edilmesi gerekeceği şeklinde belirtildiği üzere, hükümlünün müddetnamesi tanzim edilirken artık yılların ayrıca dikkate alınması gerekeceği cihetle, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesine isabet bulunmadığı vurgusuyla; Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 22/05/2012 gün ve 30022 sayılı istemlerine dayanılarak, anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/06/2012 gün ve 145043 sayılı tebliğnamesine bağlı dosya Dairemize gönderilmekle okundu, gereği konuşulup düşünüldü;TÜRK MİLLETİ ADINA1- KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMIN: Uyuşmazlık, adam öldürme suçundan hükümlü A.. E..’in 26 yıl 1 gün hapis cezasının infazını içeren müddetnamesine yönelik itirazın kabulü ile; müddetnamesinin hesabında Şubat ayının 29 gün çektiği yıllar nazara alınarak, yeniden müddetname hesabına ilişkin Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/12/2011 tarihli ve 2011/1382 değişik iş sayılı kararına yapılan itirazı inceleyen aynı yer 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/01/2012 tarihli ve 2012/96 değişik iş sayılı red kararının 5271 sayılı CMK.nun 61/6 maddesi düzenlemesine uygun bulunup bulunmadığı hususunda toplanmaktadır. 2- HUKUKSAL DEGERLENDİRME; Öğretide “Olağanüstü temyiz” olarak isimlendirilen yasa yararına bozma, yasa yolunun koşulları ve sonuçları 5271 sayılı CMK.nun 309 ve 310 maddelerinde düzenlenmiştir.5271 Sayılı CMK.nun 309.maddesinde Adalet Bakanlığına, 310.maddesinde ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tanınan bu yetki, hüküm veya mahkemelerce verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümdeki hukuka aykırılığı gidermeyi amaçlayan olağanüstü bir yasa yoludur.Bu şekilde kesinleşmiş bir karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’da kararın veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay Ceza Dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse talep reddedilecektir.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Hükümlü A.. E..’in, 19.08.2011 tarihli dilekçesiyle; Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesine yaptığı başvuruda, müddetnamenin çelişkili olduğunu, çelişkinin giderilerek aleyhine olan hususun yeniden yasaya uygun biçimde düzenlenmesini talep etmiştir. İtirazı değerlendiren Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi 19.12.2011 tarih 2011/1382 değişik iş sayılı kararıyla; “müddetname hesabında Şubat ayının 29 çektiği yıllar göz önüne alınarak yeniden müddetname tanzimine, karar vermiştir. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı İnfaz Bürosu 05.01.2012 tarihli itiraz dilekçelerinde; 765 sayılı TCK.nun 30. maddesi ve bu maddenin tekrarı biçimindeki aynı hükümleri içeren 5237 sayılı TCK.nun 61/6 maddesi gereğince “hapis cezasının süresinin gün, ay ve yıl olarak belirlendiğinin, bir gün, 24 saat; bir ay 30 gündür. Yıl, resmi takvime göre hesap edilir” biçimindeki düzenleme karşısında, itirazı kabul eden mahkemenin hükümlünün cezasının eksik infazına sebebiyet verildiğinden bahisle CMK.nun 268/1-2 maddesi gereğince, anılan kararın kaldırılmasını istemiştir. Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise; İlamat Savcısının bu talebini değerlendirerek 13.01.2012 gün ve 2011/1382 değişik iş sayılı kararıyla istemi yerinde görmeyerek, önceki kararının doğruluğunu teyit etmiştir. İtiraz inceleme mercii olan aynı yer 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise; 20.01.2012 günlü ve 2012/96 değişik iş sayılı kararıyla itirazın reddine karar vermiştir. Bu aşamalardan geçen sorun, yerel Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Yüksek Adalet Bakanlığı’na aktarılması ve Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesiyle Dairemize intikal etmiştir. Gerek Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı, gerekse bu kararı değerlendiren aynı yer 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı, vurgulanan eski ve yeni Türk Ceza Kanunları hükümlerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun gerekse Dairemizin yerleşik içtihatlarında; müddetname hesaplarında resmi takvimin yıl olarak belirlenmesi ve yılın da 365 gün olarak hesap edilmesi öngörülmüştür. Şubat aylarının 29 çektiği dönemlerde yıl hesabında nazara alınmaktadır. Ancak yıldan arta kalan aylarda değerlendirmeye tabi tutulur. Hükümlünün, 26 yıl 1 gün hapis cezasında artık yıl durumu sözkonusu değildir. Yılın resmi takvime göre belirleneceği yasa hükümlerinde açıkça öngörüldüğünden, Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesinin yasa hükmüne aykırı müddetname tesbitinin kabulü mümkün görülmemiştir. Yukarıda vurgulanan tespitler ışığında; müddetnamenin hesabında yılın resmi takvim yılı olarak belirlenmesi, artık yıl durumunun da bulunmadığından yeniden düzenlenmesi öngörülen müddetname hesabına ilişkin Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı yasaya aykırı olduğundan, itiraz mercii olan aynı yer 2. Ağır Ceza Mahkemesi olan Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulü yerine itirazın reddine karar vermesi isabetli görülmediğinden, mercii kararının “kanun yararına bozulmasına” karar vermek gerekmiştir. 3- SONUÇ VE KARAR; 1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının isteminin kabulüne,2- Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.01.2012 tarihli ve 2012/96 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK.nun 309 maddesi uyarınca “kanun yararına” BOZULMASINA, 3- Diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.