Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5402 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 689 - Esas Yıl 2011





TEBLİĞNAME : 1-B/2010/345678MAHKEMESİ :(İZMİR) Beşinci Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO :27/06/2008 - 206/209 SUÇ :Kastla öldürmek E.. A..'ı olası kastla öldürmekten sanık M.. F..'nin yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin (İZMİR) Beşinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 27/06/2008 gün ve 206/209 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi. TÜRK MİLLETİ ADINA Toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış,savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin eksik soruşturmaya yönelen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Sanığın, bir süredir akaryakıt taşıyan tanker şoförü olarak bir şirkette çalıştığı,bu şirketin, olaydan yaklaşık altı ay öncesinden itibaren,Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Bürosunca akaryakıt üzerinde birtakım suçlar işlendiği iddiasıyla teknik takibe alındığı, olay günü de tankere İzmir İli Aliağa İlçesinden Adana İline götürülmek üzere Jet A-l diye tabir edilen akaryakıt yüklendiği,ancak tankerin sanığın şoförlüğünde, Adana iline götürülmeyip, çalıştığı şirkete ait istasyonun bulunduğu İzmir ili Kemalpaşa ilçesine götürüldüğü ve akaryakıtın bir miktarının istasyondaki tanklara boşaltımının gerçekleştirildiği sırada, burada teknik takip ve izleme yapmakta olan başkomiser maktul Erdal'ın da görev yaptığı polis ekibi tarafından, tankere el konulduğu,yapılan işleme son verdirildiği,sonrasında tankerde kalan yakıtın ağırlığının ölçümü için tankerin polis refakatinde yakında bulunan kantara götürüldüğü,el koyma ve ölçüm işlemleri sırasında sanık ve işyerinde çalışanları ile polis kuvveti görevlileri arasında gerginlik yaşandığı, polis ekibi tarafından tankerin yasal işlem yapılmak üzere İzmir iline götürülmesine karar verildiği, bunun için tankeri önce aynı şirket çalışanı olan tanık Mahmut'un, yanında polis memuru tanık Sabri olduğu halde kullandığı, tankerin önünde ve arkasında olmak üzere, içerisinde maktulün de bulunduğu polise ait taşıtların yolda ilerledikleri, yolun kısa bir bölümünün bu şekilde geçilmesinden sonra, tanık Mahmut'un anlatımına göre taşıtın,fren sisteminin arıza vermesi ve taşıtın ön panelinde bulunan göstergedeki arıza ikaz lambasının yanması nedeniyle, tanık Sabri'nin anlatımına göre ise, tanık Mahmut'un, taşıtın direksiyonunu sağ taraftaki şarampole kasten kırmasından ötürü taşıtın yolda yalpalandığı, bunun üzerine tanık Sabri'nin durumdan maktulü haberdar edip tanık Mahmut'tan taşıtı durdurmasını istediği ve taşıtın durduğu, olay yerine gelen maktul ve tanık Erdal'a bilgi verildiği, tanık polis memuru Erdal tarafından gösterge paneline bakıldığında ikaz lambasının yanmadığının ve anormal bir durumun bulunmadığının belirlendiği, bunun üzerine tankeri sanığın kullanmasına yanında da maktulün bulunmasına karar verilip, bu şekilde Turgutlu-İzmir yolunun Belkahve mıntıkasına makul hızla gelindiği, burada yolun % 7-8 iniş eğiminin başladığı, üç şeritli gidiş yönü bulunan yolda, bir süre bu şekilde ilerlendikten sonra sanık tarafından tankerin vites tertibatı boşa alınmak suretiyle hızlanmasının ve hızının saatte 120 km'ye çıkmasının sağlandığı, bilirkişi raporlarıyla da fren sistemlerinde arıza bulunduğu tespit edilemeyen tankerin yavaşlaması için sanık tarafından fren pedalı, motor freni ve el freni sistemlerinin kullanılmadığı, normal fren sisteminde arıza bulunması halinde bile taşıtı viteste kullanmak, vites küçültmek ve ikinci fren sistemi olan el freni kullanmak suretiyle durdurma imkanı olan sanığın, bu tedbirlerin hiçbirini uygulamayarak bu şekilde ilerlediği, önünde bulunan polis taşıtına selektör yaparak polis taşıtının sağa yanaşmasını sağladıktan sonra, aynı hızla bu taşıtın solundan geçerek yola devam ettiği sırada, çok geçmeden direksiyon hakimiyetini kaybettiği, bölünmüş yolun sol tarafında bulunan 29 cm yüksekliğindeki orta reflüj taşına çarpan, tankerin dengesini kaybettiği, orta reflüjü aşıp karşı üç şeritli geliş yönüne geçtiği, burayı da geçen tankerin yol kenarındaki çelik bariyerleri parçaladığı, bir süre yol dışında sürüklendiği, yoldan 38 metre yüksekliği bulunan şarampole havada uçarak kupa üstü çakıldığı, kupanın sağ tarafında yolcu bölümünde oturan maktulün kafatası ve yüz bölümü deforme olmuş şekilde genel vücut travması nedeniyle öldüğü, tankerin kullanılmayacak biçimde hasar gördüğü, sanığın da vücudunun ayak, kol ve yüz bölgesinde hematom olacak şekilde yaralandığı olayda; Bilirkişi raporlarına göre, sanığın, aracın hızının kanunlarla belirtilen azami sınırını fazlasıyla aşacak şekilde artmasına sebebiyet verdikten sonra, yol durumu ve şartlarına göre, taşıtı uygun viteste, aracın fren, motor freni ve ayrıca kendiliğinden devreye giren arka tekerlekleri frenleyen yay kumandalı el frenini kullanmak suretiyle yol dışı olmadan durdurabilme imkanına sahipken, bu tedbirlere uymayarak asli ve tam kusurlu olarak hareket ettiği anlaşılmakla; Sanığın, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek, istemediği, ancak öngördüğü ölüm sonucuna neden olduğu, eyleminin bilinçli taksir düzeyinde kaldığı ve TCK.nun 85/1, 22/3. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde olası kastla öldürme suçundan TCK. 81, 2l/2. maddeleri uyarınca fazla ceza tayini; Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, re'sen de temyiz incelemesine tabi bulunan hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 21/09/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.