Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4905 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 2595 - Esas Yıl 2009





Tebliğname No : 1 - 2009/31053MAHKEMESİ : Söke Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO : 24/07/2008, 2007/138 (E) ve 2008/194 (K)SUÇ : İnsan öldürmek TÜRK MİLLETİ ADINA Dosya kapsamına göre; maktul Osman'ın babasından intikal eden değeri yüksek taşınmazlar nedeniyle kardeşleri ile taşınmazların satımı konusunda ihtilaf yaşadığı, olay günü sabah erken saatlerde hayvanlarını otlatmak için gittiği Domuzlubük mevkiinde Adli Tıp raporuna göre bitişik atış sonucu sol kulak bölgesine isabet eden kinetik enerjisi yüksek uzun namlulu bir adet ateşli silah yaralanması sonucu beyin harabiyetinden öldüğü, yapılan soruşturmada şüpheli olarak ifade veren sanık Kerim ile sanık M. T.'ın tüm aşamalarda suçu inkar ettikleri, sanık Murat'ın ise jandarmadaki avukat huzurundaki ifadesinde "olay tarihinde Kerim, M. T., tanık Soner ve ben birlikte avlanmak için dağ yoluna gittik, Kerim ve M. T.'da av tüfeği vardı, Talmanların çiftliğinin oraya geldiğimizde bekçi olan tanık Yaşar'la karşılaşıp su istedik, daha sonra buradan ayrılıp Karakoltepe denilen araziye hakim noktaya gittik, Kerim, M. T. ve Soner benim yanımdan ayrılarak aşağı ovaya gittiler, bana silah bırakmadılar, onların kendi silahları vardı, benim orada kalma sebebim ise silahım yoktu, dürbün vardı, bana ormancı falan gelirse telefonla haber verirsin dediler, aradan yarım saat gibi bir zaman geçtikten sonra bir el silah sesi duydum, dürbünle onlara bakmaya başladım, onları gördüğümde maktulün ölü bulunduğu yerin yakınından Menderes Nehrinin kenarından sazlıkların arasından hızlı bir şekilde köy istikametine doğru gittiklerini gördüm, ben de tepeden aşağıya doğru Talmanlar çiftliğinin yol ayrımına doğru yürüdüm, orada buluştuğumuz esnada onların telaşlı bir halleri vardı, ben de "ne yaptınız var mı bir şey sadece bir el ateş ettiniz" dedim, sanık Kerim bana telaşlı bir şekilde" enişte yok birşey sen hemen git buradan dedi. Daha sonra ben evime gittim oradan da işe gittim, saat 10-11 gibi sanık Kerim beni arayarak "kayınpederinin başını kesmişler bacanağını ara onu da al beraber gelin dedi. Ben, telefon geldiğinde Kerim ile M.T.'dan şüphelenmedim, aslında ben o sabah onların telaşlı hallerinden ördek avlamadıklarını, maktulü öldürdüklerini tahmin etmiştim, çok telaşlı bir halleri vardı, Kerim ile M. T.'ın arası çok iyidir, Kerim onu çok güzel kullanarak istediği şeyi yaptırabilir, miras olarak kalan arazilerin satılmasını sanık Kerim ile babası çok istiyordu" dediği, 07.02.2007 tarihli Savcılıktaki ifadesinde de benzer beyanda bulunduktan sonra 26.02.2007 tarihli sorgu tutanağında "daha önce verdiğim ifadeler gerçeği yansıtmamaktadır, jandarmada diğer sanıklar beni suçladıkları, suçu üzerime yıkmaya çalıştıkları belirtilmiştir ve bana fiziki olarak şiddet uygulanmıştır, bu husus dosyada mevcut raporlarda vardır, bu zor kullanma ve ayrıca böyle ifade vermem halinde kurtulacağım yönündeki ve diğer sanıkların da beni suçladıkları yönündeki telkin ve baskılar sonucu ifade verdim, olay gecesi ve gündüzü evimdeydim, daha sonra işime gittim" demiş, 29.06.2007 tarihli duruşmadaki ifadesinde de "baskı gördüğünden o şekilde ifade verdiğini" belirterek suçlamayı inkar etmiş, sanık Murat'ın alınan 06.02.2007 tarihli doktor raporunda "sol yanakta zigomatik kemik üzerinde 1,5 cm uzunluğunda enine istikamette bir adet ekimoz mevcuttur, mevcut ekimoz yenidir, başka bir lezyon yoktur, sorulduğunda sabah işyerinde olduğunu söyledi" ibarelerinin yazılı bulunduğu, duruşmada tanık olarak dinlenen jandarma görevlilerinin baskı iddialarını reddettikleri, tanık S.. P..'ın ise savcılıkta verdiği 06.02.2007 tarihli ifadede "olay sabahı abim sanık Kerim'i sabah saat 05.00 sıralarında gördüm, abim Kerim ava gideceklerini söyleyince ben de gitmek istedim, daha sonra sanık Mustafa ile eniştem M.. S.. de geldi, abim Kerim'de çift kırma tabir edilen tüfek vardı, diğerlerinde tüfek yoktu, Murat ile M.T.'da iki adet dürbün vardı, beraber evden çıkıp Karakoltepe'ye gittik, sanık Murat ile M. T. dürbünle o yere doğru baktıklar ve orada deyip kafa salladılar, sanık Murat av tüfeği ile iki el havaya ateş edip av fişeklerini cebine koyduktan sonra tüfeği sanık M. T.'a verdi, sanık Murat Karakoltepesinde gözcülük yapıyordu, abim sanık Kerim, M.T. ve ben Domuzlubük denilen yere gittik, sanık Mustafa Tuncay bana, sana kuş vurayım mı deyip benim vur dediğim sırada amcam olan maktul Osman'ı hayvanları otlatırken gördüm, sanık M. T. bir el ateş etti, bana koş kuşu al dedi, oraya gittiğimde maktul halen yaşıyordu, bana beni vuranları gördün mü onları jandarmaya söyle dedi, daha sonra hep beraber köye doğru gittik, sanık Murat'ın yanına geldiğimizde sanık M. T.başını salladı, sanık Murat da tamam der gibi başını salladı, sanık M. T. maktulü vurduktan sonra tüfekten çıkardığı fişeği içine toprak doldurup Menderes Nehrine attı" şeklinde ifade vermiş, duruşmadaki ifadesinde ise "karakolda beni korkutup tehdit ettiler, şöyle şöyle ifade verirsen Tuncay ile Kerim'i de kurtarırız dediler, o şekilde ifade vermezsen döveriz diye korkuttular, bu yüzden öğrettikleri şekilde ifade verdim," demiş, tanık olarak dinlenen Yaşar ise jandarmada verdiği 05.02.2007 tarihli ifadesinde "maktulün ölü olarak bulunduğu gün tam hatırlamadığım bir saatte bekçilik yaptığım çiftlikteki evime sanıklar Kerim, Murat, M. T. ve tanık Soner geldiler, yanıma geldiklerinde tüfeğe dikkat etmedim ancak, Kerim ve Murat'ta iki adet dürbün gördüm, daha sonra sanık Kerim ve arkadaşları benim yanımdan ayrıldıktan yarım saat veya kırkbeş dakika kadar sonra bir tüfek sesi duydum, benim köpeklerim kayıp olduğu için çiftlik yol ayrımına kadar indim, yarım saat kadar sonra çiftliğe döndüm, bir süre sonra bu şahısları Karakoltepe eteklerine doğru kıvrak kıvrak koşarken gördüm, daha sonra çiftliğin yanından geçerken sanık Kerim'in elinde tüfek gördüm, kendisine neden koştuklarını sorduğumda, sanık Kerim işimiz var eve dönüyoruz diye cevap verip hızlıca köye doğru gittiler, bir gün sonra maktulün vurdulduğunu duydum, bu şahısların maktulü öldürmeye gittiklerini hiç düşünmedim, şahıslardan korktuğum için kimseye birşey söylemedim" şeklinde ifade vermiş, duruşmadaki ifadesinde de "şahıslar sanık Murat, Kerim ve tanık Soner evime gelip su istediler, daha sonra gittiler, bir süre sonra bir el silah sesi duydum, daha sonra köpeklerimi arayıp çiftliğe geri döndüm, sabah yanıma gelip su içenlerin kıvrak kıvrak geçip gittiklerini gördüm, kimsenin elinde tüfek görmedim, sadece ikisinde dürbün gördüm, olaydan 1-2 gün sonra maktulün öldürüldüğünü duydum, sanık Kerimlerin benim yanıma gelip su içmeleri maktul Osman'ın öldürüldüğünü duymamdan önceydi" şeklinde ifade vermiş, çelişki üzerine sorulduğunda" olay günü M. T. yoktu, S.. P.. da yoktu, ben Soner'i çok sonra köye giderken gördüm, sanık Kerim'in elinde tüfek görmedim, benim okuma yazmam yoktur, jandarmada ifade verirken ben ayrı bir odada oturdum, ifadeyi ayrı bir yerde yazdılar, sonra parmak bastırdılar" şeklinde ifade verdiği anlaşılmakla; sanık Murat'ın avukat huzurunda jandarma ve savcılıkta verdiği ifadeler ile tanık Soner'in savcılık, tanık Yaşar'ın da jandarmada verdiği ve sonradan değiştirdikleri, olay yeri, zamanı, olaya katılan kişiler ve olayın meydana gelişi ile uyumlu beyanları dikkate alındığında; sanıklar Kerim, M.T. ve Murat'ın üzerlerine atılı suç sübut bulduğu halde; sanıklar Kerim ve Mustafa Tuncay yönünden TCK.nun 37. maddesi delaletiyle 82/1-a, sanık Murat yönünden ise TCK.nun 39. maddesi delaletiyle 82/1-a maddelerinden mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde ayrı ayrı beraatlerine hükmolunması, Yasaya aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak (BOZULMASINA), 13/06/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.