Devrek Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan ...’un, hakkındaki 1 gün hücreye koyma disiplin cezasının kesinleşmesi nedeniyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 14/4. ve Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 12/1-c maddeleri uyarınca Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna iadesine dair anılan Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 22/02/2016 tarihli ve 2016/27 sayılı kararının onaylanması talebinin, hükümlünün doğrudan açık ceza infaz kurumunda cezasını infaz ettiği gerekçesiyle reddine dair Zonguldak İnfaz Hâkimliğinin 23/02/2016 tarihli ve 2016/316-316 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile infaz hakimliği kararının kaldırılmasına ilişkin Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/02/2016 tarihli ve 2016/236 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 25/06/2015 tarihli ve 2015/8588 esas, 2015/3318 sayılı ilamında yer alan, “... gerek 5275 sayılı Kanunun 14/4. maddesinde gerekse Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 12/1-b maddesinde özellikle vurgulanan “İade Edilir” sözcüğünün “kapalı ceza infaz kurumundan, açık ceza infaz kurumuna ayrılanları kapsamına alan bir sözcük olarak kabulünün mümkün olmasına karşın, anılan maddelerin infaza doğrudan doğruya açık ceza infaz kurumunda başlayanları da kapsadığına dair herhangi bir ibareyi içermemiş olması ve ceza hukukunda; sanık aleyhine kıyasın yasak olduğunun kanunilik ilkesinin doğal sonucu olduğu gibi 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 2. maddesinin 3. fıkrasında "Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz." şeklindeki düzenlemenin, bir anlamda hükümlünün durumunu ağırlaştırdığı konusunda kuşku bulunmadığı için ceza hükmü olarak da kabul edilebilecek olan disiplin cezaları için de geçerli olacağının anlaşılması karşısında; somut olayımızda adli para cezasının hapis cezasına dönüştürülmesinden sonra doğrudan doğruya açık ceza infaz kurumunda cezasını infaz etmekte iken firar eden hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderileceğine dair kanun yararına bozma talebinin dayanağını teşkil eden ve yukarıda ayrıntılı şekilde açıklanan mevzuatta açık bir hüküm bulunmadığı...” şeklindeki açıklama ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/3. maddesinde “(Değişik fıkra:18.06.2014 - 6545 s.K./81.mad) hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün, hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklinde yer alan hüküm ile anılan Kanunun 14/4 maddesinde, “Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden kınamadan başka bir disiplin cezası alanlar kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler” yer alan hüküm ile Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 12/1-b maddesinde yer alan, “(1) Açık kurumlarda cezası infaz edilmekte olan hükümlülerden;...b)Firar edenler,...kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kurumlara iade edilirler” şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, anılan maddelerin cezasının infazına doğrudan doğruya açık ceza infaz kurumunda başlayanları kapsadığına dair herhangi bir ibareyi içermediği, nitekim 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 2/3. maddesinde "Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz." şeklindeki düzenlemeyle sanık aleyhine kıyasın yasak olduğu, söz konusu bu kıyas yasağının, hükümlünün durumunu ağırlaştırdığı konusunda kuşku bulunmadığı için ceza hükmü olarak da kabul edilebilecek olan disiplin cezaları için de geçerli olacağının anlaşılması karşısında; somut olayımızda cezasının infazına doğrudan doğruya açık ceza infaz kurumunda başlanan hükümlünün kınama cezası dışında disiplin cezası aldığı gerekçesiyle anılan Ceza İnfaz Kurumu tarafından kapalı ceza infaz kurumuna iadesine karar verildiği, hükümlünün cezasının infazına açık ceza infaz kurumunda devam etmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan Kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 22.06.2016 gün ve 94660652-105-67-4679-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;TÜRK MİLLETİ ADINAAdalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 19/07/2016 gün ve 94660652-105-67-4679-2016-Kyb sayılı Kanun yararına bozma isteminde “Cezasının infazına doğrudan doğruya açık ceza infaz kurumunda başlanan hükümlünün, disiplin cezası aldığı gerekçesiyle açık ceza infaz kurumundan kapalı ceza infaz kurumuna iadesine karar verilmesinin doğru olmadığı, hükümlünün hapis cezasının infazına açık ceza infaz kurumunda devam etmesi gerektiği” gerekçesiyle Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/02/2016 tarihli ve 2016/236 değişik iş sayılı kararının bozulmasına karar verilmesi istenmiş ise de;Dosyanın yapılan incelemesinde hükümlünün işlediği hırsızlık suçundan Bodrum 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen ve kesinleşen 2 yıl 6 ay hapis cezasının infazı sırasında kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak eyleminden dolayı hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı ve hücreye koyma cezası ile cezalandırıldığı, hakkında verilen ve kesinleşen disiplin cezası nedeniyle açık ceza infaz kurumundan kapalı ceza infaz kurumuna iadesine karar verildiği, yapılan işlemde yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla; Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/02/2016 tarihli ve 2016/236 değişik iş sayılı kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, bu karara ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün kanun yararına bozma talebinin CMK'nun 309. maddesi gereğince REDDİNE, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.