Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4629 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 7343 - Esas Yıl 2011





Tebliğname No : 1 - 2011/249193MAHKEMESİ : Üsküdar 3. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO : 09/03/2011, 2009/28 (E) ve 2011/71 (K)SUÇ : Eşini öldürmek TÜRK MİLLETİ ADINA Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın "eşini öldürme" suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede eksik soruşturmaya, savunma hakkının kısıtlandığına, TCK.nun 34. maddesinin uygulanması gerektiğine, suçun niteliğine, takdiri indirimin uygulanması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak, Dosya kapsamına göre, sanık ile maktulün evli olduğu, geceleyin kendilerine ait ikamette bulundukları sırada ve aşırı derecede alkollü oldukları bir ortamda, aksi kanıtlanamayan savunmaya göre, maktulün sanığa hakaret ettiği, sanığın da maktulü ruhsatlı tabancasıyla yakın mesafeden baş bölgesine ateş ederek öldürdüğü olayda, Sanık lehine asgari oranda haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiği düşünülmeden, yazılı biçimde eksik ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde görüldüğünden, resen de temyize tabi hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, Üye Hakim Meryem Üstüner'in haksız tahrik hükmünü uygulayan Mahkeme kararının onanması gerektiğine ilişkin karşı oyu ve oyçokluğu ile 05/06/2012 gününde karar verildi. KARŞI OY: Sanık T.. Ö.. ile maktulün her ikisinin de 2006 yılında birbirleriyle ikinci evliliklerini yapıp, maktulün Almanyada öğretmen olarak görev yaptığı, sanığın ise Türkiye'de iş hayatının olup fırsat buldukça Türkiye'deki evlerinde bir araya geldikleri, aralarında zaman zaman aile içi geçimsizlik bulunduğu dosya kapsamından ve dinlenilen tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Olay günü yaşanan olayların ve gelişen duruma göre neticenin meydana geliş şekline ilişkin, sanık savunması dışında başkaca hiçbir delil bulunmamakla birlikte maddi deliller ile örtüştüğü sürece savunmaya itibar etmek durumunda kalınacaktır. Bu nedenle sanığın savunmasının tek tek irdelenmesi gerekir. Şöyle ki; Sanığın (ayrıntıda ayrılmakla birlikte) özde değişmeyen soruşturma aşamasındaki savunmasında, maktulün maddi taleplerini son zamanlarda karşılayamaması nedeniyle olay günü de yine aralarında tartışma çıktığını belirtmesine karşın, dosyaya yansıyan tanık beyanlarından tam aksine maktulün sanığa yüklü miktarlarda paralar verdiği, sanığın alkole düşkün olup, maktulün genelde alkol kullanmayan bir yapıya sahip olduğu da dosyaya yansımaktadır. Sanık savunmasında devamla, iş nedeniyle hasımları bulunduğu gerekçesi ile uzun süredir kendini koruma amaçlı ruhsatlı ve suçta kullanılan silahının varlığını kabul etmekle birlikte, mahkemece dinlenilen tanık Schütz Marianne'nin sanığın 2008 Ocak ayında da maktulün kafasına bu silahı dayamak suretiyle seni öldüreceğim, diye bağırdığı şeklindeki beyanı, yine tanık Semin Bahadır ve oğlu S.. S..'ın 2007 yılında sanığın silahı kendilerine doğrultup mekanizmasını hareket ettirmek suretiyle namluya mermiyi verdiği ve araya giren maktulün bu durumu önlediği şeklindeki beyanları ile birlikte, sanığın silahını agresif kişiliğinin de etkisi ile nedensiz ve her an kullanma durumunda olabileceği izlenimini vermektedir. Nitekim; sanığın; Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesinin 13.08,2010 tarih ve 681 nolu raporunda “agresivite dikkati çekmiştir” denilmek suretiyle agresif kişiliği de rapor ile tespit edilmiş, tanık beyanlarından ve yargılama sürecindeki davranışlarından da açığa çıkmış olmakla birlikte, dosyaya yansıdığı kadarı ile Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesince de bu husus kabul ve takdir edilmiş, TCK 62. maddesinin uygulanmama gerekçesi olarak karara ayrıca yansımıştır. Yine sanık savunmasında, “itiş kakış devam eder durumda karşılıklı oturduk, korkutma amaçlı boş sandığım tabancayı maktule doğrulttum demektedir. Oysaki, olayın hemen akabinde C.Savcılığınca yapılan olay yeri keşif zaptında, odada herhangi bir boğuşma izi saptanmadığı gibi, yemek masasının hassas ve kırılgan nitelikte cam olduğu halde herhangi bir zarar görmediği, ayrıca maktulün karşısına oturup tabancayı doğrultması durumunda, maktulün sağ şakağından yara almasının fiziken mümkün görülemeyeceği, yine maktulün bulunma konumuna göre ellerinin birbirine kenetlenmiş durumda olamayacağı da savunmanın aksini gösteren diğer fiziki bulgulardır. Sanık koğuşturma aşamasında ise,öncelikle susma hakkını kullanmakla birlikte olay gecesi kullandığı ilacın, alkol ile birleşmesi neticesi gelişen etki ile ne yaptığını bilemediğini, olayın nasıl geliştiğini hatırlayamadığını, (ilk savunması ile çelişir biçimde) maktulü kasten öldürmediğini belirtmiştir. Sanığın soruşturma aşamasındaki eylemini maktulün tahriki ile işlediğine ilişen savunmalarına ve koğuşturma aşamasında dahada geliştirerek, TCK 34 maddesi kapsamında kasten işlemediğine ilişen ve önceki ile çelişen savunmalarına itibar etme olanağı bulunmamaktadır.Nitekim,olayda maktulden gelen tahrik nedenlerinin bulunamıyacağına ilişen Üsküdar 3.Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçesinde de belirttiği nedenlere de katılmakla birlikte, olayın hemen akabinde maktulün babası müdahil S.. S..”ı telefon ile aramak suretiyle “kızınızı öldürdüm gelin” şeklindeki soğukkanlı hareketi ile kastın varlığını, hiçbir pişmanlık göstergesinin olayın ilk anında göstermemesi nedeniyle ayrıca olayda tahrikin bulunmadığını açıkça ortaya çıkardığından, olayda tahrikin bulunduğuna ilişkin çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ • ÖZEL VEKALETNAME KOŞULU 1- Davacı vekili, davacının nüfus kütüğünde yazılı 20.05.1970 olan doğum tarihinin 10.09.1969 olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece adı geçenin doğum tarihi 10.09.1969 olarak düzeltilmiştir. Uşak Devlet Hastanesi'nden alınan 22.07.2003 tarihli sağlık kurulu raporu düzeltilmek istenen doğum tarihi Avukatın yapamayacağı işler- ortak çalışan avukatlar da işi yasal olarak reddetmek zorundadır. 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 38.maddesinde avukatın işi ret mecbureyetinde olduğu haller gösterilmiş, aynı maddenin (c) bendi; “Avukatın evvelce hakim, hakem, Cumhuriyet savcısı, bilirkişi veya memur olarak görev yapmış olmasını” işi reddetme sebebi olarak kabul etmiş, aynı maddenin son fıkrasın RÜCU DAVASI ZAMANAŞIMI SÜRESİ (.Davacı, dava dışı üçüncü kişinin mevzuat gereği kendisine indirimli tarife uygulanması gerekirken Başbakanlık Hazine Müsteşar-lığı’nın talimatı üzerine indirimli tarife uygulamasından vazgeçilmesi nedeniyle ödemiş olduğu fazla elektrik bedelinin geri alınması için açtığı dava sonucunda mahkemece v Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?