Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4577 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3186 - Esas Yıl 2008





TEBLİĞNAME : 1-B/07/268715MAHKEMESİ : (İZMİR) Dokuzuncu Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO : 11.07.2007 - 9/243SUÇ : Bıçakla yaralamak M.. S..'i bıçakla yaralamaktan sanık F.. H..'ın yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin (İZMİR) Dokuzuncu Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 11.07.2007 gün ve 9/243 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi. TÜRK MİLLETİ ADINA 1- Mağdurun 07.06.2005 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiği, görevsiz mahkemede 23.06.2005 tarihli celsede sanıktan şikayetçi olmadığını beyan ettiği anlaşılmakla, şikayetten vazgeçme nedeniyle davaya katılma hakkı bulunmadığı halde 20.03.2006 tarihli celsede müdahilliğine karar verilmesi hukuki değerden yoksun bulunduğundan bozma nedeni yapılmamıştır. 2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin sübuta, ifadelerin çelişkili olduğuna yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; a) Sanığın mağdur Muhsin’i, sol hemitoraksta, sırt ortada, sağ inguinal bölgede (sağ kasık) birer adet, sol uylukta üç adet olacak şekilde bıçak ile toplam 6 yerinden yaraladığı, batına nafiz ince barsak seroza yaralanması nedeniyle mağdurun hayati tehlike geçirdiği ve yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte olduğu, çevreden gelenlerin sanık ve mağduru ayırması üzerine sanığın eylemini tamamlayamadığı, mağdurun hastaneye kaldırılarak acil ameliyata alındığı ve yaşama döndürüldüğü anlaşılmakla, sanığın eylemine uyan kasten insan öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılması gerektiğinin düşünülmemesi, b) Suç tarihinden bir gün önce, maç sonrası korna çalınması nedeniyle sanığın kardeşi Lütfi ile tanık Faruk arasında çıkan tartışmada mağdurun kendiliğinden tanığın yanında yer aldığı, suç tarihinde de önceki olayın devamı şeklinde gelişen sanık, kardeşi Lütfi ve mağdur arasındaki tartışma sonunda mağdurun Lütfi’ye önce küfrederek yere düşürdüğü, ardından da kendi aracından bıçak alıp gösterdiği anlaşılmakla, mağdurun bıçak çektiği yönündeki kendi beyanına neden itibar edilmediğinin tartışmasız bırakılması ve hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun şekilde tahrik nedeniyle makul bir oranda indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi, Yasaya aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazlarının bu itibarla kabulüyle CMUK.nun 326.maddesi uyarınca sanığın ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 16.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.