Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 421 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 1561 - Esas Yıl 2010





Tebliğname No : 1/B - 2010/37477MAHKEMESİ : Ankara 5. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ ve NO : 24/12/2009, 2009/360 (E) ve 2009/416 (K)SUÇ : İnsan öldürmeye kalkışma TÜRK MİLLETİ ADINA 1- Sanık müdafiinin ceza miktarı itibariyle yasal şartları taşımayan ve süresinden sonra gerçekleşen duruşma talebinin CMUK.nun 318 maddesi uyarınca reddine, 2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçeler ile kısmen kabul kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın suç vasfına, yasal savunmaya, haksız tahrik nedeni ile cezadan daha fazla indirim yapılması gerektiğine yönelen, sanık müdafiinin eksik incelemeye, suç vasfına, teşebbüs nedeni ile fazla ceza tayin edildiğine, haksız tahrik nedeni ile cezadan daha fazla indirim yapılmasına ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanığın eşinin apartman bahçesine kedileri beslemek için bıraktığı kapların kurtlanması ve kokması üzerine yönetici yardımcısı olan mağdur tarafından çöpe atılması nedeniyle çıkan tartışmada sanığın, mağdur ve yanındaki tanık Abdullah’a sövdüğü, yine eşinin yöneticilik yaptığı dönemdeki hesaplarla ilgili olarak ve aidat ödeme meselesi yüzünden tanık Abdullah’la aralarında tartışma geçtiği Abdullah’ın şikayet için karakola gittiği sırada sanığın, evine çıkarak ruhsatlı tabancasını alıp apartman bahçesindeki mağdura biri omuz ve ikisi batın bölgesine olmak üzere 3 el ateş ettiği, gasrektomi (mide alınması) suretiyle organlardan birinin işlevinin sürekli yitirilmesine, pnömotoraks ile kot, vertebra açık korpus ve humerus kırıklarının meydana gelmesine, mağdurun hayati tehlike geçirmesine neden olacak şekilde yaraladığı, kırıkların hayat fonksiyonlarını ağır (6) derecede etkileyecek nitelikte olduğu olayda; a) Kasten yaralamanın kişinin duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine neden olması ve bu suçun silahla işlenmesi halinde öngörülen hapis cezasının sekiz yıldan az olamayacağı; olayımızda olduğu gibi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngören TCK.nun 86/1.maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmayı gerektiren nedenlerin bulunması halinde bu cezanın üst sınırının on iki yıl on sekiz aya kadar ulaşabileceği (TCY’nın 86/1,86/3-e,87/2-b,87/2-son); on iki yıl on sekiz ay hapis cezasının, kasten yaralama suçları için öngörülen cezanın üst sınırı olduğu, anılan sekiz yıl hapis cezasının bu cezanın yarısından (altı yıl dokuz aydan) fazla olduğu; kasten insan öldürmeye teşebbüs suçu için öngörülen cezanın, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası olduğu (TCY’nın 35/2); Anılan suçlar arasında hiyerarşik bir denge (önem sırası, daha ağır bir ceza ile cezalandırmayı gerektirme hali) bulunduğu; uygulamada birliğin sağlanması için, bu dengenin korunması gerektiği, 35.maddenin uygulanmasında esas alınması gereken tek “ölçüt” ün “meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı” olduğu; 35.madde uyarınca cezanın alt ve üst sınırlar arasında belirlenmesinde yargıca takdir hakkı tanınmış ise de, takdirde yanılgı bulunup bulunmadığını denetlemenin, uygulamada birliği sağlamakla görevli Yargıtay’a ait olduğu; "Tehlike" sözcüğünün, büyük bir zarara yada yok olmaya yol açabilecek bir durum yada şey olarak, "zarar" sözcüğünün, bir şeyin, bir olayın yol açtığı kötü sonuç olarak, “hayati tehlike” kavramının, yaralama ile başlayan ve ölüme yol açabilen, tedavi ile düzelse bile kişiyi ölüme yaklaştırmış olan tablo olarak tanımlandığı konuları göz önünde tutularak somut olaya bakıldığında; 35.madde uyarınca, meydana gelen zararın ağırlığına göre, cezanın üst sınırdan tayini gerektiği anlaşıldığı halde, on iki yıl hapis cezası verilerek eksik ceza tayini, b) Mağdurdan gelen ve haksız tahrik oluşturan bir söz ve davranış bulunmadığı halde, haksız tahrik hükmü uygulanarak eksik ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık, sanık müdafii ve Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), bozma sebebine, tutuklulukta geçen süreye ve verilen ceza miktarına göre sanık Mehmet’in tahliye talebinin reddine 30.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.