1) Katılan sanık M.. Y.. hakkında sanık Ö.. K..'yı kasten yaralama suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar, CMK'nun 231/12. maddesi uyarınca itiraza tabi bulunduğundan inceleme dışı bırakılmıştır.2-) Sanık Ö.. hakkında maktül A..'ı ölüme sebebiyet verecek şekilde kasten yaralamak suçundan kurulan hükmün incelenmesinde ise;Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık Ö..'in maktul A..'a yönelik eyleminin sübutu kabul, haksız tahrike ve takdire ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmediğinden, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle,a) Olay günü maktül A.., oğlu M.. ve komşuları H..'ın maktüle ait nalburiye dükkanı önünde boya kutuları üzerinde oturmak suretiyle yemek yedikleri sırada boya kutularından birinin patlaması ve boyanın sanık Ö..'in dükkanının önüne akması nedeniyle taraflar arasında çıkan kavgada, karşılıklı olarak birbirlerine vurmalarından sonra araya girenlerin müdahalesiyle kendi dükkanına giden sanığın bıçak alarak maktulün dükkanının önüne gittiği ancak kapının açılmaması nedeniyle bıçağı cama fırlattığı, bu sırada dükkan içerisinde bulunan ve kendisinde kronik kalp, damar hastalığı bulunan maktulün olayın efor ve stresinin tetiklemesiyle ani kardiak ölüm sonucu öldüğü anlaşılan olayda; maktülü basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralayan sanığın TCK’nun 86/2 ve 23/1 maddeleri yollamasıyla, 85/1. maddesi gereğince taksirle ölüme neden olma suçundan mahkumiyeti gerektiği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,b) 24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri doğrultusunda sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak BOZULMASINA, 02/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.