Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3274 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2241 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Kasten yaralama, olası kastla yaralama, 6136 sayılı Kanuna muhalefetTÜRK MİLLETİ ADINA I-Temyiz edenlerin sıfatları ve dilekçelerinin içeriklerine göre sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik silahla tehdit ve sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik kasten yaralama suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine karşı sanıkların aleyhine olarak o yer Cumhuriyet savcısı tarafından ve adı geçen sanıkların müdafileri ile sanık ... tarafından temyiz yoluna başvurulduğu, sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan beraat hükmünün o yer Cumhuriyet savcısı tarafından aleyhe temyiz edildiği, sanık ... hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve katılan ...'ye yönelik olası kastla yaralama, sanık ... hakkında mağdur ...'e yönelik olası kastla yaralama suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin ise adı geçen sanıkların müdafiileri ile sanık ... tarafından temyiz edildiği gözetilerek, bu hükümlerle sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.II-Toplanan deliller karar yerinde incelenip sanık ...'nun 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve katılan ...'ye yönelik olası kastla yaralama, sanık ...'in mağdur ...'e yönelik olası kastla yaralama suçları ile sanıklar.... katılan ...'a yönelik eylemlerinin sübutu kabul, sanık ...'in 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve katılan ...'ye yönelik olası kastla yaralama suçları ile sanık ...'un mağdur ...'e yönelik olası kastla yaralama suçu bakımından oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin edilmiş, katılan ...'a yönelik eylemlerle ilgili olarak kusurluluğu etkileyen nedenlerden haksız tahrikin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, takdiri indirim sebebinin bulunmadığı gerekçeleriyle gösterilerek savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde düzeltme ve bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmediğinden, sanık ... ve müdafilerinin “suçların sabit olmadığına, meşru savunma koşullarının bulunduğuna, temel cezaların alt sınırdan belirlenmesi gerektiğine, verilen cezaların fazla olduğuna, TCK'nun 50, 51 ve 62.maddelerinin uygulanması gerektiğine”, sanık ... müdafiinin “verilen kararın ağır olduğuna, sanığın suç işleme kastının bulunmadığına”, vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazları ile o yer Cumhuriyet savcısının sair temyiz itirazlarının reddine; A)Sanık ... hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve katılan ...'ye yönelik olası kastla yaralama, sanık ... hakkında mağdur ...'e yönelik olası kastla yaralama suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleriyle ilgili incelemede;24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. ve 2015/85 K. sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında mahkemenin bu madde ile yaptığı uygulamalar yasaya aykırı ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK'nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkralarında yer alan 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin "Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek 5237 sayılı TCK'nun 53/1-2-3 maddelerinin tatbikine" şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak ONANMASINA, B) Sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan beraat, sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik silahla tehdit ve sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik kasten yaralama suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ile ilgili incelemede ise; Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre, olay tarihinden önce sanık ... ile katılan ... arasında bazı konularda anlaşmazlıklar olduğu, olay günü sabah saatlerinde sanık ... ile katılan ...'ın ilçe merkezindeki bir kahvehanenin önünde tartıştıkları, bu olaydan sonra sanık ...'un diğer sanıklar .... ile buluşarak yaşanan tartışmayı anlattığı, bunun üzerine sanıkların silahlı bir şekilde ilçe merkezine geldikleri, katılan ...'ın sanıkları görünce onların duyabileceği şekilde sinkaflı sözler sarf etmesi üzerine sanık ...'in tabancasını çıkartıp katılan ...'a doğru etkili mesafeden üç el ateş ettiği, İlhan'ın sağa sola kaçarak isabet almaktan kurtulduğu, tabancanın tutukluk yapması üzerine sanık ...'in aracından aldığı tüfeği... verdiği, sanık ...'un da eline tüfek alarak İlhan'a ateş etmeye başladığı, İlhan'ın kahvehaneye kaçması üzerine de sanıklar.... kahvehanenin kapısına kadar gelerek içeriye doğru ateş etmeye devam ettikleri, bu atışlar sonucunda katılan ...'ın basit bir tıbbî müdahaleyle giderilemeyecek şekilde yaralandığı anlaşılan olayda;1-) Suçta kullanılan silahların nitelikleri, atış sayısı ve mesafesi, sanıkların etkili mesafeden görerek doğrudan hedef almaları dikkate alındığında, katılan ...'ın isabet almasının mutlak ve kaçınılmaz olduğu, sanıkların da eylemlerinin sonucunu bilerek hareket ettikleri, her üç sanığın birlikte suç işleme kararına bağlı ve müşterek fail olarak, fiil üzerinde ortak hakimiyet kurmak suretiyle eylemlerini gerçekleştirdikleri; sanıklar ....katılan ...'a karşı eylemlerine bağlı olarak ortaya çıkan kastlarının öldürmeye yönelik olduğu ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından ayrı ayrı mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, oluşa uygun düşmeyen kendi içindeki çelişkili gerekçelerle ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde sanık ... hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan beraat, sanık ... hakkında silahla tehdit ve sanık ... hakkında ise kasten yaralama suçlarından mahkumiyet hükümleri kurulması, 2-)24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. ve 2015/85 K. sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri doğrultusunda sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafileri ile o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 28/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.