Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2590 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 5799 - Esas Yıl 2007





Şerafettin'i taammüden öldürmeye tam derecede teşebbüsten sanıklar Tayfun, İbrahim ile Cemile'nin yapılan yargılanmaları sonunda: Hükümlülüklerine ilişkin (Bursa Birinci Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 20.09.2006 gün ve 475/334 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi C.Savcısı, sanıklar müdafii ile müdahil vekili taraflarından istenilmiş olduğundan, dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle incelendi ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-) Sanık Tayfun hakkında adam öldürmeye teşebbüs suçundan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" dair kurulan hükmün niteliğine yönelik temyiz nedeniyle, hükmün itiraz kanun yoluna tabi olduğu ve dosyanın tetkik edilmeksizin mahalline gönderilmesi yönünde görüş bildiren tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.2-) Oluşa, dosya içeriğine ve bozma sebebine göre; sanık İbrahim'in eyleminin, sanık Cemile'nin kangütme saiki ile adam öldürmeye teşebbüs eylemine yardım eden sıfatıyla iştirak suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, suç vasfının yaralama olduğu yönünde görüş bildiren tebliğnamedeki bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.3-) Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sü-butu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar müdafiinin sanık Cemile hakkında kurulan hükümde suç vasfına, sanıklar İbrahim ve Tayfun hakkında kurulan hükümlerde sübuta, Cumhuriyet Savcısının sanıklar İbrahim ve Tayfun hakkında kurulan hükümlerde suç vasfının yaralama olduğuna yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,Ancak;A-) Oluşa ve dosya içeriğine göre; katılan Şerafettin'in kızı Sevda'nın, sanık Cemile'nin oğlu sanık İbrahim'in eski eşi olduğu, aralarındaki geçimsizlik nedeniyle bir süre ayrı yaşadıkları, müşterek çocukları için açılan nafaka davasının 06.10.2004 tarihinde yapılan duruşması sonrasında adliye dışında taraflar arasında çıkan kavgada mağdur-katılanın kızı Sevda'nın, sanık Cemile'nin oğlu Mehmet'i bıçakla vurarak öldürdüğü, kayınvalidesi Cemile'yi ise beş gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaraladığı, Sevda hakkında kasten adam öldürme ve kasten yaralama, Şerafettin hakkında kavgada ölene el uzatma, eşi Nural hakkında ise 6136 sayılı Yasa'ya aykırılık suçlarından kamu davası açıldığı, Bursa İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21.06.2005 tarih ve 378/130 sayılı kararı ile, Sevda'nın adam öldürme ve kasten yaralama suçlarından mahkumiyetine, Şerafettin ve eşi Nural'ın ise beraatlerine karar verildiği, Yargıtay Birinci Ceza Dairesi'nin 09.10.2006 tarih ve 2005/3129 esas, 2006/4186 karar sayılı ilamı ile sanıklar Şerafettin ve Nural hakkında verilen beraat kararlarının onanarak kesinleştiği, sanık Sevda hakkında verilen mahkumiyet hükümlerinin ise, suçların sübut ve vasıflarının kabul edilmesi suretiyle 5252 sayılı TCK'nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 9. maddesi uyarınca lehe yasanın tespiti ve ona göre uygulama yapılması, kabule göre de karma uygulama yapılması gerekçeleriyle bozulmasına karar verildiği;Olay günü, katılan Şerafettin ve arkadaşı tanık Fettan bankta otururlarken, sanıklar İbrahim ve Tayfun'un, ellerinde bıçaklar olduğu halde katılanın yanına geldikleri, sanık İbrahim'in elindeki bıçağı katılana göstererek "seni yakaladım" dediği ve sanık Tayfun ile birlikte mağdur-katılana "elimizden kurtulamazsın, senin ölümün elimizden olacak" şeklinde beyanda bulundukları, bu sırada olay yerine sanık Cemile ve gelini tanık Semra'nın geldikleri, sanık Cemile'nin, oğlu sanık İbrahim'e "daha ne duruyorsun, vursana" dediği ve İbrahim'in elinden aldığı bıçakla katılanın göğüs, sırt ve batın bölgelerini doğrudan hedef alarak, altı isabetle batına nafiz ve hepatik fleksurada mezen-terde yaralanma oluşturacak şekilde yaraladığı ve oğulları sanıklar İbrahim ve Tayfun'a dönerek, "Mehmet'im rahat uyu, senin kanını yerde bırakmadım" diye bağırmaya başladığı, sanıklar İbrahim ve Tayfun'un ise katılana vurarak darp ettikleri, olay yerine güvenlik güçlerinin intikal etmesi üzerine sanıkların eylemlerine devam edemedikleri olayda;a-) Sanık Cemile'nin eylemi Sevda'nın babası katılan Şerafettin'i kan-gütme saiki ile adam öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu halde, eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 37/1. maddesi yollamasıyla aynı Yasa'nın 82/1-j, 35, 62 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine yazılı şekilde hüküm kurulması,b-) Sanıklar İbrahim ve Tayfun'un ise, ellerinde bıçak olduğu halde katılanın yanına geldikleri, sanık İbrahim'in katılana bıçağı göstererek "seni yakaladım" dediği ve her iki sanığın mağdur-katılana yönelik "elimizden kurtulamazsın, senin ölümün elimizden olacak" şeklinde beyanda bulundukları, olay yerine gelen sanık Cemile'nin, oğlu sanık İbrahim'in elinden bıçağı alarak katılana vurmaya başlayınca, İbrahim ve Tayfun'un da katılana vurmaya başladıkları ve bu suretle eylemlerinin, sanık Cemile'nin kangütme saiki ile adam öldürmeye teşebbüs eylemine yardım eden sıfatıyla iştirak suçunu oluşturduğu anlaşıldığı halde, eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK'nın 39/1. maddesi yollamasıyla aynı Yasa'nın 82/1-j, 35, 62 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine yazılı şekilde hüküm kurulması,B-) Kabule göre de,a-) Katılan Şerafettln'den kaynaklanan ve sanıklar lehine tahrik oluşturacak herhangi bir haksız hareket bulunmadığı halde, kurulan hükümlerde haksız tahrik hükmü uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini,b-) 5237 sayılı TCK'nın 35. maddesi uyarınca teşebbüs hükmünün uygulanmasında, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre alt ve üst sınırlar arasında bir ceza tayin edilmesi gerekirken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden "takdiren" denilmek suretiyle ceza tayin edilmesi,c-) 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılan sanıklar hakkında velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından getirilen kısıtlamanın, 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca şartla salıverilme tarihine kadar geçerli olduğunun kararda gösterilmemesi,Yasaya aykırı olup, sanıklar müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 02.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.