MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSuç : Kasten öldürmeye teşebbüs, kasten yaralamaHÜKÜM : Sanık ... hakkında; a) Mağdur ...'ü silahla yaralama suçundan TCK'nun 86/1, 86/3-e, 29, 62, 53/1-3,63, 54. maddeleri uyarınca 3 ay 22 gün hapis,b) Katılan ...'u kasten öldürmeye kalkışma suçundan TCK'nun 81/1, 35/2, 29, 62, 53/1-3, 63, 54. maddeleri uyarınca 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,2- Müdahil-sanık ... ile sanık ...haklarında; müdahil-sanık ...'yi yaralama ve konut dokunulmazlığını bozma suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına,3- Müdahil-sanık ... hakkında müdahil-sanık ...'i yaralama suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına.TÜRK MİLLETİ ADINA1-a) Müdahil sanık ... ile sanık ...’ün, müdahil sanık ...’yi yaralama ve konut dokunulmazlığını bozma, müdahil sanık ...’nin müdahil sanık ...’i yaralama suçları ile ilgili olarak CMK nun 231/5 maddesi uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar, CMK nun 231/12 maddesine göre itiraz yasa yoluna tabi olup, temyiz kabiliyeti bulunmadığından, müdahil sanıklar ve sanık müdafıinin itirazları üzerine itiraz mercii olarak inceleme yapan .... 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen itirazın reddine dair 10.05.2012 tarihli ve 2012/710 değişik iş sayılı karar kesin nitelikte bulunduğundan, müdahil sanıklar ve sanık müdafiinin bu suçlara yönelen temyiz istemlerinin reddine karar verilmiştir.b) Mağdur-sanık ... Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan 15.09.2011 tarihli oturumda, davaya katılmak istemediğini bildirdiğinden aynı oturumda mahkemece, görevsiz Asliye Ceza Mahkemesince verilen müdahillik kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmakla, davada müdahillik sıfatı olmadığından, kendisinin yaralanması eylemi nedeniyle sanık ...hakkında kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmü ile sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan verilen beraat hükmünü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığından, vekilinin bu suçlara yönelen temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...’ün, mağdur müdahil ...'u kasten öldürmeye teşebbüs, mağdur ...’ü kasten silahla yaralama suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçlarının niteliği tayin, cezayı azaltıcı tahrik ve takdiri indirim sebebinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmediğinden, sanık ...müdafiinin meşru savunma koşullarının varlığına, mağdur müdahil ... vekilinin haksız tahrik ve takdiri indirim hükmünün uygulanmaması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle;A) Sanık hakkında mağdur ...'ü silahla kasten yaralama suçundan kurulan hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,B) Sanık hakkında mağdur ...'i kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hüküm yönünden;Sanığın, mağduru sol omuz, sol göğüs ve sol el bölgesinden olmak üzere toplam dört bıçak darbesiyle, dalakta ve diafragamada yaralanmaya, yaşamsal tehlike geçirmesine, dalağın alınması nedeniyle organlardan birinin işlevinin yitirilmesine neden olacak şekilde yaraladığı anlaşılmakla;Kasten yaralamanın kişinin duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine neden olması ve bu suçun silahla işlenmesi halinde öngörülen hapis cezasının sekiz yıldan az olamayacağı; olayımızda olduğu gibi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngören TCK.nun 86/1. Maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmayı gerektiren nedenlerin bulunması halinde bu cezanın üst sınırının on iki yıl on sekiz aya kadar ulaşabileceği (TCY’nın 86/l, 86/3-e, 87/2-b, 87/2-son); on iki yıl on sekiz ay hapis cezasının, kasten yaralama suçları için öngörülen cezanın üst sınırı olduğu, anılan sekiz yıl hapis cezasının bu cezanın yarısından (altı yıl dokuz aydan) fazla olduğu; kasten insan öldürmeye teşebbüs suçu için öngörülen cezanın, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası olduğu (TCY’nın 35/2); Anılan suçlar arasında hiyerarşik bir denge (önem sırası, daha ağır bir ceza ile cezalandırmayı gerektirme hali) bulunduğu; uygulamada birliğin sağlanması için, bu dengenin korunması gerektiği, 35. Maddenin uygulanmasında esas alınması gereken tek “ölçüt” ün “meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı” olduğu; 35. madde uyarınca cezanın alt ve üst sınırlar arasında belirlenmesinde yargıca takdir hakkı tanınmış ise de, takdirde yanılgı bulunup bulunmadığını denetlemenin, uygulamada birliği sağlamakla görevli Yargıtay’a ait olduğu; "tehlike" sözcüğünün, büyük bir zarara yada yok olmaya yol açabilecek bir durum yada şey olarak, "zarar" sözcüğünün, bir şeyin, bir olayın yol açtığı kötü sonuç olarak, “hayati tehlike” kavramının, yaralama ile başlayan ve ölüme yol açabilen, tedavi ile düzelse bile kişiyi ölüme yaklaştırmış olan tablo olarak tanımlandığı konuları göz önünde tutularak somut olaya bakıldığında; 35. madde uyarınca, meydana gelen zararın ağırlığına göre, cezanın üst sınıra yakın tayini gerektiği anlaşıldığı halde, hiç isabet bulunmayan olaylarda uygulanma olasılığı olan 9 yıl hapis cezası verilerek eksik ceza tayini,Yasaya aykırı ve sanık müdafii ile müdahil vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, sanık hakkında kurulan hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 21.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.