Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2471 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5546 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No: 1 - 2012/57067MAHKEMESİ : Erzincan Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO: 01/12/2011, 2011/85 (E) ve 2011/119 (K)SUÇ : Tasarlayarak eşini öldürme TÜRK MİLLETİ ADINA Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık Turan'ın eşi maktul Hatun'u öldürme suçunun sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ve müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; A) Oluşa ve dosya içeriğine göre; sanık ile maktulün 15.05.2007 tarihinde resmi nikahla evlenip, müşterek çocuk sahibi oldukları ve Cemaldin aşiretine mensup olarak Erzurum ili Karayazı ilçesi Karasu köyünde ikamet ettikleri, bir süre sonra sanığın çalışmak için maktul ve çocuklarını köyde bırakarak Rusya'ya gittiği, sanığın Rusya'da bulunduğu dönemde maktulün telefon yoluyla tanıştığı Nesrullah isimli kişiyle birlikte yaşamak için çocuklarını terk ederek İzmir'e gittiği, sanığın bu durumu öğrenmesi üzerine köyüne döndüğü ve maktul ile Nesrullah'ın izini bulup maktul ile Nesrullah'ın birlikte yaşadıkları eve gittiği, eşini affedip Nesrullah'tan da 10.000,00 TL alarak maktul eşiyle birlikte Erzurum'a döndükleri ancak sanığın ailesinden ve mensup oldukları aşiretten çekinip korktukları için köylerine gitmeyip, Erzurum il merkezinde yaşamaya başladıkları, burada maktulün daha önce Nesrullah'tan hamile kalmış olması nedeniyle bir erkek çocuk dünyaya getirdiği, bu durumun ailesi ve aşireti tarafından öğrenilmesi ve maktulün öldürülmesi yönünde kendisine yoğun şekilde baskı yapılması nedeniyle sanığın, maktulü öldürmeye karar verdiği ve bu kararın icrası kapsamında Nesrullah'tan olma çocuğu Esirgeme Kurumuna vermek bahanesiyle olaydan bir gün önce Erzincan iline gittikleri, burada çocuğu kuruma yerleştirdikten sonra, sanığın maktulü birlikte gezmek bahanesiyle Üzümlü İlçesi Çadır Tepe Köyündeki boş bir araziye götürerek burada bıçakla birden fazla vurup, eşarpla boğmak suretiyle öldürdüğü olayla ilgili olarak; Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü'nde "töre" kelimesinin; "bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, adet, bir topluluktaki ahlaki davranış biçimleri, adap" olarak tanımlandığı, ayrıca "saik" kelimesinin, "sebep, güdü, kasta öngelen ve onu hazırlayan düşünce", "öldürmenin töre saikiyle gerçekleştirilmesinin" ise "öldürmeye yönelik kastın, töre anlayışının etkisi altında şekillenmesi" anlamlarına geldiği, genelde iyi davranış biçimlerini ifade etmek için kullanılan "töre" kavramının zaman zaman "kötü" davranış biçimlerini ifade etmek için de kullanılabildiği, bu anlamda, Türk Ceza Kanunu'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinin konusunu oluşturan "töre"nin, "belli bir davranışı gerçekleştirenin veya belli bir yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesini gerektiren", "kötü bir töre"yi ifade ettiği, bir davranışın töreden kaynaklandığını söyleyebilmek için, bu davranışın "bir toplulukta genel olarak benimsenmiş, yerleşmiş yaşam biçimlerinden veya değer yargılarından kaynaklanmasının" gerekli olduğu, yasal düzenlemede geçen "saik" kelimesinin, öldürme fiilinin fail tarafından "başka her türlü etkiden uzak olarak sırf toplumda benimsenmiş olan genel bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranılmış olmasını cezalandırmayı görev addedip onun etkisiyle" işlenmesini, başka bir deyişle, "öldürme kastının, kötü törenin etkisiyle oluşması lüzumunu" ifade ettiği, bu durumdaki failin "öldürme eylemini" gerçekleştirirse toplum tarafından "saygınlık" ile ödüllendirileceğini, gerçekleştirmediği takdirde ise "kınanacağını" düşünmesi ve bu eylemi saygınlık kazanmak ya da kınanmamak için işlemesi gerektiği,dolayısıyla "töre saikiyle öldürme"den bahsedilebilmesi için, öncelikle mağdurun "toplumda genel olarak benimsenmiş olan bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranmış olmasının, ikinci olarak bu aykırı davranışın "ölümle" cezalandırılması gerektiğinin o toplumda yaşayanlar tarafından beklenen bir tepki olduğunun kabul edilebilmesinin, üçüncü olarak ise öldürme fiilinin fail tarafından toplumun öldürme beklentisinin yönlendirmesiyle sırf aykırı davranışın cezalandırılması görevi üstlenilerek işlenmesinin" şart olduğu, burada "toplumdan" kastedilenin "tüm ülke" olabileceği gibi "köy, mahalle, geniş aile gibi" küçük bir topluluk da olabileceği, "töre saikiyle öldürme" suçunun oluşması açısından bunlar arasında fark bulunmadığı, Bu açıklamalar ışığında, somut olayda; Sanığın, kendisi Türkiye'de olmadığı dönemde Nesrullah isimli kişiyle birlikte yaşayıp evlilik dışı çocuk doğuran eşini önce para karşılığında afetmiş olmasına rağmen, daha sonra ailesinin ve aşiretinin kendi yaşam biçimlerine aykırı davranan Hatun'un öldürülmesi gerektiği yönündeki yoğun baskısına dayanamayarak, sırf bu toplumsal beklentiyi karşılıksız bırakmamak, içinde bulunduğu topluluk tarafından kınanmamak ve hatta onlar tarafından takdir edilmek için maktulü töre saikiyle öldürdüğü anlaşıldığı halde, TCK'nun 82/1-a-d-k maddeleri uyarınca töre saikiyle tasarlayarak eşini öldürme suçu yerine, suçun niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde tasarlayarak eşini öldürme suçundan TCK.nun 82/1-a-d maddeleri uyarınca hüküm kurulması; B) Gerekçeli hükmün 6.sayfasında yer alan “delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe” başlığı altındaki olayın kabulüne ilişkin bölümün eksik bırakılması suretiyle yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması; Bozmayı gerektirmiş olup, sanık ve müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede ileri sürdüğü temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, re'sen de temyize tabi bulunan hükmün tebliğnamadeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 26/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.