Tebliğname No: 1 - 2010/59283MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO: 16/09/2009, 2008/190 (E) ve 2009/133 (K)SUÇ : Kasten öldürmeye teşebbüs TÜRK MİLLETİ ADINA 1-Oluşa, dosya içeriğine ve gösterilen gerekçeye göre, mahkemenin haksız tahrik uygulamasında bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki bu hususta bozma öneren düşünce benimsenmemiştir. 2-Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, takdire ve tahrike ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin ceza miktarına, haksız tahrikin derecesine vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanığın olaydan önce teravih namazı kılmak amacıyla camiye gittiğinde çocukluk arkadaşı olan mağdurun ayaklarını gıdıkladığı, olay gecesinde ise sanığın camide iken bu kez tanık Ömer Osman'ı iteklediği, tanık Ömer Osman'ın cami çıkışında bu durumu mağdura anlatması üzerine mağdur ve arkadaşı olan tanık Şükrü'nün namaz çıkışında bu konuları konuşmak amacıyla sanığı yanlarına çağırdıkları, burada aralarında çıkan tartışma sırasında, tanık Şükrü'nün sanığı iteklediği, mağdurun da sanığa yumruk attığı, sanığın bunun üzerine yanında taşıdığı bıçakla mağdurun göğüs ve batın bölgesine vurduğu, göğüs bölgesine isabet eden bıçak darbesinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralanmaya, batın bölgesine isabet eden bıçak darbesinin ise organ yaralanması oluşturmaksızın batında kanama meydana getirmesi sonucu, mağdurun yaşamını tehlikeye sokacak nitelikte yaralanmasına neden olduğu olayda, A-Sanık ile mağdur arasında olay öncesine dayalı öldürmeyi gerektirir bir husumetin olmaması, olayın hareketli kavga ortamında ve sanığın da darp edildiği ahvalde gelişmesi, bu durumda sanığın bıçağı istediği vücut nahiyesine vurma ihtimalinin bulunmaması ve sanığın engel olmadığı halde eylemini sürdürmemesi birlikte değerlendirildiğinde, eylemin kasten yaralama suçunu oluşturduğu anlaşıldığı halde, TCK.nun 61. maddesi uyarınca meydana gelen zararın ağırlığına göre, temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle belirlenerek kasten yaralama suçundan hüküm kurulması yerine, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması, B-Kabule göre de; Teşebbüs nedeni ile 13 ile 20 yıl arasında ceza öngören 5237 sayılı TCK.nun 35 maddesi ile uygulama yapılırken, meydana gelen tehlike ve zararın ağırlığı dikkate alınarak, alt ve üst sınırlar arasında makul bir ceza tayin edilmesi yerine, yazılı şekilde alt sınırdan uygulama yapılarak eksik ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 20/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.