Tebliğname No: 1 - 2010/265MAHKEMESİ : Rize Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO: 23/03/2009, 2008/266 (E) ve 2009/72 (K)SUÇ : Kasten öldürme, kasten yaralama, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, suç üstlenme, 6136 sayılı yasaya aykırılık TÜRK MİLLETİ ADINA 1- Katılan Zöhre'nin hak ve yetkisi bulunmadığından, vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, CMUK'nun 318.maddesi uyarınca reddine; 2- Temyiz edenlerin sıfatı ve istemlerinin kapsamına göre; sanık Muhammet hakkında maktul Murat'ı kasten öldürme suçu yönünden verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair hükme yönelik olarak yapılan temyiz incelemesinde; Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık Muhammet'in üzerine atılı maktul Murat'a yönelen eyleminin sübutu kabul edilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, katılan Zöhre vekilinin vesaireye Cumhuriyet Savcısının sanık hakkında TCK'nun 27/1.maddesinin uygulanması gerektiğine, katılanlar Havva ve Saniye vekilinin eksik soruşturmaya, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Oluşa ve dosya içeriğine göre; sanık Muhammet ile kardeşi olan Mustafa'nın, hırdavat malzemesi alım-satımı işi yaptıkları, olaydan bir gün önce akşam saatlerinde işlerini bitirip, bir pasajda kiralamış oldukları depoya sattıkları hırdavat malzemesini kendilerine ait el arabasıyla götürdükleri sırada,pasajın önünde oturan ve içlerinde maktulün de olduğu bir grup kişiden el arabası ile geçmek için izin istedikleri, ancak maktulün, izin isteme şekillerini beğenmediğini bahane ederek tartışmayı başlatması ve tartışmanın iki grup arasında birbirlerine yumruk ve tekmelerle vurmak suretiyle kavgaya dönüşmesi nedeniyle olay yerine kolluk güçlerinin geldiği ve böylece kavganın sona erdiği, tarafların birbirlerinden şikayetçi olmamaları nedeniyle kolluk güçlerinin taraflar hakkında herhangi bir işlem yapmayıp olay yerinden ayrıldıkları, ertesi gün yine akşam saat 21:30 sularında, işleri biten ve malzemelerini bırakmak için önde el arabasıyla Mustafa, arkasında sanık Muhammet olduğu halde yürüyerek aynı pasaja doğru gittikleri sırada, maktulün, alkollü olduğu halde arkada bulunan Muhammet'in başına bira şişesiyle şiddetli bir şekilde vurması sonucu, darbenin şiddeti ve etkisiyle Muhammet'in yere düşüp başının kanamaya başladığı, önce ne olup bittiğini anlayamadığı sonrasında çevresine baktığında el arabalarının devrildiğini, malzemelerin ise yere saçıldığını ayrıca kalabalık bir grubun, kardeşi Mustafa'yı yere düşürüp tekme ve yumruklarla vurduklarını gördüğü, hemen kardeşini saldırıdan kurtarmak için o tarafa yöneldiği sırada, maktulün, kendisine toplam uzunluğu 29 cm, kesici kısmı ise 17,5 cm olan satırla saldırıp vurmaya çalıştığı ancak başaramadığı, Muhammet'in bu sırada saldırıyı def etmek amacıyla önce havaya bir el ateş ettiği, ancak ateş etmesiyle maktul ve yanındaki grubun saldırıya son vermek bir tarafa daha şiddetli bir şekilde saldırmaya devam etmeleri ve maktulün, yeniden Muhammet'in üzerine doğru elinde satırla gelerek vurmaya çalışması üzerine, Muhammet'in bu kez maktule doğru bir el ateş etmesi sonucu sol göğüs dış yan bölgesinden isabetle yaralanıp yere düşürdüğü, sonrasında saldırıdan kaçıp sığınmak amacıyla yakında bulunan fırına doğru yöneldiği sırada, kalabalığın yine üzerine gelmeye devam etmesi nedeniyle bir el daha havaya ateş edip olay yerinde kardeşi Mustafa'yı da bırakarak kaçmak zorunda kaldığı, saldırı nedeniyle kendisinin sol parietal, üst dudak, sol dirsek, sağ el başparmak, kardeşi Mustafa'nın ise baş, göğüs, karın, baldır, diz, bel, sol dirsek bölgelerinde kesi, ekimoz ve sıyrık meydana gelecek ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralandıkları olayda; Sanık Muhammet'in eylemini, maktulün de içerisinde bulunduğu kalabalık bir grubun, kendisinin ve kardeşinin yaşama hakkına yönelik olarak gerçekleştirdikleri haksız bir silahlı saldırıyı o andaki hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde def etmek zorunluluğu ile işlediği anlaşıldığı halde; sanığın, TCK'nun 25/1 ve CMK'nun 223/2-d maddeleri uyarınca beraatine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde meşru savunmanın sınırlarının, mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaş nedeniyle aşılması nedeniyle TCK'nun 27/2.maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi; Bozmayı gerektirmiş olup, Cumhuriyet Savıcsı ile katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceden farklı gerekçeyle BOZULMASINA; 19/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.