MAHKEMESİ :(ANKARA) Yedinci Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO :18/05/2010 - 97/146SUÇ :Kasten öldürmekTEBLİĞNAME : 1-B/2010/170542 A.. S..'yı olası kastla öldürmekten sanık H.. S..'in bozma üzerine yapılan yargılanması sonunda: hükümlülüğüne ilişkin (ANKARA) Yedinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 18/05/2010 gün ve 97/146 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii ile müdahiller vekili taraflarından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi. TÜRK MİLLETİ ADINA Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın öldürme suçunun sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin bir sebebe dayanmayan, katılanlar vekilinin suç vasfının kasten çocuğu öldürmek olduğuna, takdiri indirim yapılmasının yersiz olduğuna yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Oluşa ve dosya içeriğine göre; olay günü saat 13.00 sıralarında tanık Muhammet’in kullandığı ve arka koltukta yolcu olarak maktul Aykut’un da bulunduğu aracın, Ankara ili Yenimahalle ilçesi Anadolu Bulvarında seyrettiği sırada, mahkemece verilmiş bir karara göre önleyici mahiyette yol kontrolü yapmakta olan kolluk görevlilerince durdurulmak istendiği, sürücü belgesi olmayan tanık Muhammet’in dur ihtarına karşın durmadığı, kontrol noktasında görevli polisler sanık H. Z. ile tanık Tuncer’in, kaçan aracı motosikletle takip ederek durması için uyardıkları, havaya birkaç kez uyarı ateşi yapmalarına karşın aracın durmayarak kaçmaya devam ettiği, tanık Tuncer’in kullandığı motosikletin kaçan araca yaklaşarak önüne geçmeye çalıştığı sırada aracın motosiklete çarptığı, sanık H. Z. ve tanık Tuncer’in basit derecede yaralanmalarına ve motosikletin maddi hasar görmesine neden olduğu, sanık H. Z.nın, yoldan geçmekte olan tanık Yusuf’un kullandığı araca binerek onunla birlikte kaçan aracı takibe devam ettiği, kaçmakta olan aracı durdurmak amacıyla PVSK.nun 16/E. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak silah kullandığı, ancak havaya, otomobilin lastiklerine ve alt kısımlarına doğru ateş etme olanağı varken, hareketlilik ortamında arabaya rastgele ateş ettiği, yaklaşık 6 metre uzaklıktan yapılan atışlar sonucu arka bagaj kapağına 1 adet, arka plaka levhası üst kısmına 1 adet, arka sağ stop lambası üzerine 1 adet, arka cam alt ve orta kısmına 2 adet, arka sol yan cam üzerine 1 adet olmak üzere araca toplam 6 mermi isabet ettiği, bu mermilerden birinin aracın arka koltuğunun orta kısmında oturmakta olan maktulün oksipital kafa bölgesine isabet ederek ölümüne neden olduğu olayda; Doğrudan doğruya aracın arka koltuğunda oturan maktul ve aracı kullanan tanık Muhammet’e ateş edildiğini gösteren kesin ve yeterli kanıt bulunmadığı, TCK.nun 24. maddesinde düzenlenen ve ceza sorumluluğunu kaldıran hukuka uygunluk nedeninde sınırın kasten aşıldığı, fail tarafından istenmeyen ölüm sonucunun, fail tarafından istenen etkili eylemle meydana geldiği, kasten insan öldürme, olası kastla insan öldürme ve TCK.nun 27/1. maddesine dayanılarak taksirle insan öldürme suçlarının oluştuğunun kabul edilemeyeceği anlaşıldığından; 1)Kasten yaralama sonucu ölüme neden olmak suçundan TCK.nun 87/4. maddesinin 2. cümlesi uyarınca hüküm kurulması yerine, olası kastla insan öldürme suçundan aynı yasanın 81,21/2. maddeleri uyarınca hüküm kurulması, 2)Aracı kullanıp kaçan maktul olmadığı, maktulden kaynaklanan herhangi bir haksız hareket bulunmadığı halde, haksız tahrik nedeniyle TCK. nun 29. maddesi ile cezada indirim yapılması, 3)Kabule göre de; a)Gerekçede, olası kastın maktule değil, aracı kullanan Muhammet’e yönelik olduğu belirtildiği halde, maktule yönelik eylem nedeniyle olası kastla insan öldürme suçundan hüküm kurularak, gerekçe ile uygulama arasında çelişki yaratılması, b)Kendisine olası kastla ateş edildiği kabul edilen Muhammet de suç tarihinde 18 yaşını bitirmediği halde, TCK.nun 82/1-e, 21/2. maddeleri yerine, TCK.nun olayda uygulama yeri bulunmayan 30. maddesi göndermesiyle aynı kanunun 81, 21/2. maddeleriyle hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ile katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 06/04/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.