Tebliğname No: 1 - 2012/64627MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO: 30/11/2011, 2011/150 (E) ve 2011/180 (K)SUÇ : Kasten yaralama, olası kastla yaralama TÜRK MİLLETİ ADINA 1-Sanık Süleyman’ın, “mağdurlar H.. A..’ı kasten yaralama” suçu yönünden, 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hüküm, aynı Kanunun 231/12. maddesi uyarınca itiraz yoluna tabi olup, temyiz kabiliyeti bulunmadığından, söz konusu hükmün itiraz merciince incelenmesi mümkün görülmüş; temyiz edenlerin sıfatları ve dilekçelerinin içeriklerine göre temyiz incelemesi, sanık Süleyman’ın, “mağdurlar Hasan Hüseyin ve İbrahim’i öldürmeye teşebbüs”, “mağdur Mustafa’yı kasten yaralama” ve sanık Nurgül’ün “mağdur Mustafa’yı kasten yaralama” suçlarından kurulan hükümler yönünden yapılmıştır. 2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık Süleyman’ın mağdurlar Hasan Hüseyin ve İbrahim’e karşı eylemleri ve “mağdur Mustafa’yı kasten Yaralama" suçu ile sanık Nurgül’ün “mağdur Mustafa’yı kasten yaralama” suçunun sübutu kabul oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde sanıklar Süleyman ve Nurgül’ün “mağdur Mustafa’yı kasten yaralama” suçlarının niteliği tayin, cezayı azaltıcı haksız tahrik ve takdiri indirim nedenlerinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık Süleyman müdafii ile müdahiller Hasan Hüseyin, İbrahim ve Mustafa vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; A. Sanık Süleyman’ın mağdurlar Hasan Hüseyin ve İbrahim’e yönelik eylemleri yönünden,Dosya kapsamına göre, sanık Süleyman’ın dahil olduğu Özaktaş ailesi ile mağdurlar Hasan Hüseyin ve İbrahim’in dahil olduğu Karataş ailesi arasında önceden de bazı çekişmeler yaşandığı, olay günü Süleyman’ın torunu olan Ayhan oğlu Süleyman ile mağdur Hasan Hüseyin’in oğlu Mustafa arasında çıkan kavgayı öğrenen sanık Süleyman’ın, gelini ve torunu Süleyman’ın annesi Nurgül’le beraber Karataş ailesi ile konuşmak için yola çıktığında mağdur Mustafa ile karşılaştığı, kendisini bir daha kavga etmemeleri konusunda uyardığı sırada, Mustafa’nın hakaret içeren ani tepkisiyle karşılaştığı, akabinde Süleyman’ın, Mustafa’ya uyarı amacıyla bir tokat vurduğu, Nurgül’ün de elindeki şemsiyenin sapıyla Mustafa’yı basit şekilde darp ettiği, ardından Mustafa’nın olanları ailesine anlatması üzerine, tarafların önce kahvehanede bir araya gelerek tartıştıkları, bu tartışmadan sonra Süleyman’ın evine döndüğü, bir süre sonra mağdurlar Hasan Hüseyin ve İbrahim’in, yanlarına diğer aile fertlerini de alarak kalabalık bir grupla, ellerinde sopalar ve benzeri cisimler olduğu halde Süleyman’ın evinin önüne geldikleri, burada hakaretler ederek bağırıp çağırmaya başladıkları, sesler üzerine dışarı çıkan Süleyman’ın elinde bulunan tesir gücü yüksek, yedi adet fişek atabilen tüfekle, yaklaşık on metre mesafeden İbrahim ve Hasan Hüseyin’i hedef alarak en az iki el ateş ettiği, akabinde aralarında mağdur Hasan’ın da bulunduğu çevreden yetişenlerin müdahale ederek Süleyman’ın elinden tüfeği almaya çalıştıkları sırada, tüfeğin yeniden ateş alması sonucu mağdur Hasan’ın da yaralandığı, sağ göğüs bölgesinden isabet alan İbrahim’in göğüs içi kanama ve hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı; sağ el, sol el ve sağ omuz bölgelerinden isabet alan Hasan Hüseyin’in ise omuzunda doku kaybı meydana geldiği, sağ el dördüncü ve beşinci parmaklar ile sol el beşinci parmağının koptuğu, ayrıca elinde dördüncü derece kemik kırığı meydana geldiği ve hayati tehlike geçirmediği olayda,a) Suçta kullanılan tüfeğin öldürmeye elverişliliği, hedef alınan vücut bölgeleri, yaraların niteliği ve engel halin varlığı bir arada değerlendirildiğinde, sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşıldığı halde,“mağdurlar Hasan Hüseyin ve İbrahim’i öldürmeye teşebbüs” suçundan ayrı ayrı cezalandırılması yerine, suçun niteliğinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde “kasten yaralama” suçundan ayrı ayrı hükümler kurulması, b) Kabule göre; aa) “Mağdurlar Hasan Hüseyin ve İbrahim’i kasten yaralama” suçu yönünden; 1 ile 3 yıl aralığında hapis cezası öngören TCK’nun 86/1. maddesi ve aynı Kanunun 61. maddesi uyarınca, suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer, meydana gelen zarar ve tehlikenin gibi hususlar bir arada değerlendirilerek, alt ve üst sınırlar arasında makul bir ceza yerine, cezanın belirlenmesinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde daha az vahamet gerektiren olaylarda uygulama olanağı bulunan 1 yıl hapis cezasına hükmetmek suretiyle eksik ceza tayini, bb) “Mağdur Hasan Hüseyin’i kasten yaralama” suçu yönünden hüküm kurulurken; sanığın eylemi sonucunda mağdur hayati tehlike geçirmediği halde, hakkında TCK’nun 87/1-d maddesinin uygulanması ve “mağdurlar Hasan Hüseyin ve İbrahim’i kasten yaralama” suçundan hüküm kurulurken, temel cezanın TCK’nun 86/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası olarak tayin edilip, suçun silahla işlenmesi nedeniyle TCK’nun 86/3-e maddesiyle bu miktardan ½ oranında artırım yapılarak belirlenen 1 yıl 6 ay hapis cezası üzerinden, mağdurun organlarından birisinin işlevinin sürekli zayıflaması nedeniyle aynı Kanunun 87/1-a maddesi gereğince yapılan bir kat artırım sonucunda 2 yıl 12 ay hapis cezasına hükmedilmesi yerine, yazılı biçimde üç yıl hapis cezasına hükmedilmesi,B. Sanıklar Süleyman ve Nurgül’ün “mağdur Mustafa’yı kasten yaralama” suçu yönünden, Sanıkların eylemler sonucunda basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanan mağdurun, bu yaralanması sonucunda uğradığı maddi zararın nelerden ibaret olduğu karar yerinde tartışılmadan, söz konusu zararın giderilmediğine yönelik yetersiz gerekçeyle CMK’nun 231. maddesinin uygulanmaması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık Süleyman müdafii ile müdahiller Hasan Hüseyin, İbrahim ve Mustafa vekilinin temyiz itirazları bu sebeple kabul edildiğinden, hükümlerin, kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 05.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.