Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1640 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 3477 - Esas Yıl 2005





Doğu'yu kasten öldürmeye tam derecede teşebbüsten sanık Bora'nın yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin (İ. Üçüncü Çocuk Mahkemesi)nden verilen 04.07.2005 gün ve 157/106 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii ile müdahiller vekili taraflarından istenilmiş, sanık müdafii duruşma da talep etmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: sanık hakkında duruşmalı, müdahillerin temyizi veçhile incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Olayın meydana geliş şekli, mobil oluşu, tanık anlatımları, mevcut raporlara göre mağdura doğrudan ve derin bıçak darbesi tevcih edilmesi, tanıkların araya girmesi şeklindeki mani hal sebebiyle sanığın eylemine devam edememesi karşısında, suça adam öldürmeye teşebbüs vasfı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ve bu hususta bozma öneren tebliğnamenin 1 nolu bendine iştirak edilmemiştir. Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın adam öldürmeye teşebbüs suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, tahrike ve takdire ilişen cezayı azaltıcı sebeblerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiilerinin temyiz dilekçesi ve duruşmalı incelemede suç vasfına, müdahiller vekilinin olayda tahrik bulunmadığına, takdiri indirimin uygulanamayacağına yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; 1-765 sayılı TCK. ile 5237 sayılı TCK.nun ilgili bütün hükümlerinin yargı denetimine olanak verecek şekilde uygulanması ortaya çıkan sonuçlarının birbirleriyle karşılaştırılması, lehe olan hükmün belirlenmesi ve uygulamanın ona göre yapılması yerine yazılı şekilde karşılaştırma yapılmadan hüküm kurulması, 2-Müdahiller vekilince talep edilen manevi tazminata hükmedilmesi yerine manevi tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verilmesi, 3-Sanığın suçta kullandığı bıçak hakkında müsadere kararı verilmemesi, 4-Vekalet ücretinin asıl müdahiller yerine vekillerine verilmesi, 5-Kabul ve uygulamaya göre; a)5237 sayılı TCK.nun 61. maddesine göre 35. maddedeki teşebbüs hükümlerinin uygulanması sırasında, meydana gelen zararın ağırlığına göre aşağı sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, b)Hükümden sonra yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi hükmünün uygulanması zaruretinin doğması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiileri ile müdahiller vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 26.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.